Söz, sesten büyüktür…

Göz, sesten büyüktür…

Söz, gözden büyüktür…

Göz, sözden küçüktür…

Ses, sözden küçüktür…

Büyük olan her şey, küçük olan her şeyden küçüktür…

Küçük olan her şey, büyüklüktür…

Yeter ki insânî olsun…

İnsan…

Hem aleme ihsan, hem nisyan… İsyanın mucidi…

Esasında büyüklüğü küçülten, büyüklenme… Ve küçüklük olarak addedileni devleştiren, haddi bilme… Yani, nereye konumlandırılacağın, tamamen sana bağlı…

Şimdi kendimizi düşünelim. Herkes kendini düşünsün. Sadece kendinizi düşünün… Bencillik etmeden…

Acaba insanlar, sizi hangi kelimeyle tanımlar? Yüzünüz söylenenleri boşverin. Size ulaşılacağı belli olan kavramları ve söylenenleri de umursamayın.

Dürüst olun. Kendinize karşı dürüst olun. İnsanların sizinle alakalı -dürüstçe- görüşleri ne olabilir?

Yakınınızdakileri düşünün… İş, sosyal konum, akrabalık ve bilumum ‘zaruri’ irtibat noktaları çıkarılırsa, çevrenizdekiler, çevrenizde kalır mı? Ya da nasıl kalır? Size kalır mı? Size nasıl kalır?

Uzağınızdakiler…

Pek önemsemezsiniz. Önemsenmez yani. Modern zamanın bizdeki en derin yaralarından… Sözü ve gözü ile doğrudan muhatap olmadığımız hiç kimse ehemmiyet dairesinde değil. Sosyal medyadaki takipleşmeler ve ilişkiler bile daha mühim.

Halbuki uzağımızdakiler, hakkımızda en isabetli yorumları yapabilecek kişiler… Zira size dışarıdan bakabilirler. Ve nasıl göründüğünüzü size hissettirirler.

Olduğunuz gibi misiniz, göründüğünüz gibi mi!

Birilerinin sizi nasıl değerlendireceğini düşünerek kendinize çekidüzen verin demiyorum!

Birilerinin sizi nasıl değerlendireceğini düşünerek kendinize çekidüzen verin diyorum.

Aradaki fark?

“Acaba hakkımda kötü bir şey söylememeleri, kötü düşünmemeleri için ne yapmalıyım” ile “acaba ne yaptım ki hakkımda kötü söylemişler ya da düşünmüşler” arasında derin bir uçurum var.

Birinde insan kendine çekidüzen verir. Diğerinde ise başkalarını memnun etmek için kendini değiştirir.

Elbette hakkınızda söylediklerini umursayacağınız insanlar da bellidir. Lakin genel ifadeler uyuşursa ya da çok az da olsa bir takım şeyler duyulursa, düşünmek gerek.

Yani insan, yalnız değil.

Sürekli iletişim ve irtibat halinde olunan yakın ve uzak çevreler önemlidir.

Birbirimize yakın ettiğimiz ya da uzak kıldığımız mesafeleri düşünmeliyiz…

Hakkımızda söylenenlere kulak asmalıyız…

Bayramı fırsat bilmeliyiz…

Yalnız başına olsa insan, bayram neye yarar?

Evet, her sevdiğinizle her an birlikte olamayabilirsiniz. Mesafeleri kısaltan ulaşım araçları sebebiyle insanlar, yakınlarından gittikçe uzaklaşıyor. Ve sonra bayramda yakınlaşmak için uzun yollar aşıyor.

İşte tam da bu sebepten bayramı bayram kılmak, insan ile mümkün.

Annesine, babasına, eşine, evladına, dedesine, ninesine, toprağına, akrabasına, arkadaşına ve kendisine…

Ulaştırmalı bayram, bayramı bize…

Söz, göz ve ses ile…

Uzaktakine ve yakındakine…

Hatırlı bayram inşaAllah (: