Modern Türk Şiiri için farklı başlangıçlar ileri sürülse de nihai anlamdaki oluşumunu İkinci Yeni hareketine borçludur. “Hareket” tanımlamamız sizi yanıltmasın. İkinci Yeni diğer akımların aksine bir manifestosu veya yol haritası olmadan kendiliğinden gelişen bir akımdır. Mehmet H. Doğan bu dönemi şöyle tanımlar: “1950’lerin ikinci yarısında ortaya çıkan, daha sonra ‘kapalılıkla, anlamsızlıkla, bir kaçış şiiri olmakla’ suçlanacak olan İkinci Yeni şairleri en güzel şiirlerini bu dönemde yazmışlar, şairin bağımsız, demokrat kişiliği konusunda olumlu örnekler vermişlerdir.”
Ece Ayhan’a göre İkinci Yeni hareketini başlatanlar Sezai Karakoç ile Cemal Süreya’dır. Bunu Cemal Süreya da pek çok yazısında onaylar. Özellikle 1954’ten itibaren dergilerde sıkça görülmeye başlayan bu şiirin örnekleri ilk zamanlar tepkiyle karşılaşsa da taklit edilmeye başlanmış ve hem kendisinden önceki kuşağı hem de sonraki kuşakları etkilemiştir. Diyebiliriz ki Türk edebiyatında etki sahası en geniş hareket İkinci Yeni olmuştur.
İkinci Yeni şairlerinin çoğu yabancı dil bilmeleri sebebiyle Avrupa şiirinden etkilenmiş ve bu etkiyi Türk şiirine taşımışlardır. İkinci Yeni temsilcileri; T.S Eliot, Verlaine, Rimbaud, Lautreamont, E. Pound, Dylan Thomas, Apollainaire, Eluard gibi şairlerin; Sartre, Camus, Beckett, Kierkegaard gibi düşünürlerin eserlerinden ilham almışlardır. Fakat asıl etki Yahya Kemal ve Ahmet Haşim kanalıyla gelişen yeni tarz Türk şiiri olmuştur.
Toplumsal değişimler, savaşlar, buluşlar, felsefe akımlarının ve bireyi oluşturan değerlerdeki dönüşümlerin yansıdığı İkinci Yeni, her yönüyle insanın trajedisine eğilen bir şiirdir. Tomris Uyar; Edip Cansever, Cemal Süreya ve Turgut Uyar’la yaptığı “Yaş ve Şiir Üstüne” isimli röportajda, İkinci Yeni şiirinin insanın birey kimliğine eğildiğine dikkat çeker. Tomris Uyar Turgut Uyar’ın “Akçaburgazlı Yekta”, Edip Cansever’in “Çağrılmayan Yakup” ya da “Ben Ruhi Bey Nasılım”, Cemal Süreya’nın “Onlar İçin Minibüs Şarkısı” şiirlerindeki kişilerin, birbirine hiç benzemeseler de bireyleşme sürecine geçmiş kişiler olduğunu söyler. Tomris Uyar’la benzer yönde düşünceler dile getiren Edip Cansever, daha önceki şiir anlayışı ile karşılaştırma yoluna giderek Orhan Veli, Cahit Sıtkı gibi şairlerin daha çok iyi şiirin peşinde olduğunu bunun aksine kendi kuşağının bunu aramadığını, şiirde bireyin dramını ele alarak geliştirmek, çeşitlendirmek istediklerini dile getirir.
Turgut Uyar İkinci Yeni’nin küçümsenip, görmezden gelinemeyeceğini söyler. Ona göre bu hareket, Türk şiiri için kaçınılmaz bir yenilenme, insana başka türlü bir dönüş veya bakış olarak düşünülmelidir. Cemal Süreya, İkinci Yeni şairleri olarak görülen şairlerin birbirinden bağımsız ve habersiz şiirler yazdıklarını söyler. Bir akım çatısı altında birleştirilmelerini ise “biz hepimiz ‘başka’ bir şiir, o sırada mevcut olan şiire göre birdenbire başka bir şiir yaptığımız için bir akım altında birleştirildik” sözleriyle netleştirir. İkinci Yeni tam anlamıyla “Kent” şiiridir. Modernleşen şehirlerin ve göç yoluyla buralara akın eden insanın şiiridir. İmge, soyutlama, yapı bozumu, uyaksız iç ahenk, öyküleme İkinci Yeni’nin öne çıkan yönleridir. Bu anlamda İlhan Berk ve Ece Ayhan bu şiirin uç noktalarını temsil eder.
İsmet Özel’e göre İkinci Yeni şiir akımı ve bunun hikâyedeki uzantısı edebiyatımız için bir yüz karası değildir. Tersine gerek şiirin gerekse hikâyenin anlatım olanaklarını çoğaltmış, dilimizin inceliklerine eğilmemizi hızlandırmış, Cumhuriyet edebiyatımızın yabancısı olduğu bir duyarlığı getirmiştir. Bu tespit dönemin etkin eleştirmenlerinden Hüseyin Cöntürk tarafından da tekrarlanır. Hatta Cöntürk’e göre (2000 yılı itibariyle) halen İkinci Yeni taklidi şiirler yazılmaktadır.
Sene 2023 ve bugün de yazılan her 100 şiirden en az 80’i İkinci Yeni tarzında yazılmaktadır. Bugünkü taklitlerin öncekilerden farkı, bol klişe ve özensiz imge kullanımının yaygınlaşmış olmasıdır. Bunlar genellikle kendini tekrar eden şairlerin verimleridir. İkinci Yeni’den uzak durmaya çalışan 20 şiir ise daha çok 2000 sonrası şairler tarafından yazılmaktadır. Demek ki 2000’lerde yazmaya başlayan şairler için İkinci Yeni aşılması gereken bir hayalettir ve bunu başarmak için yeni üslup denemeleri yapmak zorunludur. 2000 sonrası şairlerin yeni üslup denemelerinde imgenin tonunun azaltılması, konuşma dilinin şiire yedirilmesi, şiirin tekrar topluma yönelmesi, ironi ve ses tekrarlarının artması gibi yönler dikkat çekmektedir.
Yazımızı İsmet Özel’in şu tespitiyle tamamlayalım: “İkinci Yeni aşılmış mıdır? Bu, kolayca yanıtlanamayacak bir sorudur. Çünkü İkinci Yeni yalnızca bir tekniktir. Getirdiği değerler edebidir. Bu değerler için aşmak değil edinmek deyimini kullanmak gerekir. Ve gerçekte bu değerler edinilmiş, yaşanmış ve daha üst bir düzeye geçirilmiştir. İkinci Yeni getirdiği insani değerler bakımından aşılmış mıdır? Evet, aşılmıştır. Ama şairler ve edebiyatçılar tarafından değil, toplumun canlılığı tarafından, hayat tarafından çiğnenip geçilmiştir.”