Geçen yazımızda ihracatın ülke ekonomisi için ne kadar önemli olduğunun üzerinde durmuştuk. Bu yazımızda ise ihracatımızı nasıl artırmamız gerektiğiyle ilgili metotların, neler olduğunun altını çizmek istiyoruz.
İhracatı artırmanın yollarının sırasıyla şu şekilde olması gerekmektedir;
İşletmelere verilecek devlet teşviklerinin en üst düzeye çıkarılması çok önemlidir. Üretim yapan ve ürettiğini ihraç etmek isteyen işletmelere finansal anlamda yapılacak devlet teşvikleri işletmelerin uluslararası pazarlarda rahat hareket etmesini sağlayacak bir etmendir. Devlet, sektör ayrımı yapmadan ihracat gücünü daha üst düzeylere çıkarabilecek kapasiteye sahip işletmelerin önünü, teşvikler vesilesiyle açmalıdır. Dünya ölçeğine bakıldığında üst düzeyde ihracat yapan ülkelerde devlet teşviklerinin ihracatı pozitif yönde nasıl etkilediğini görebiliriz. Bunun en önemli örneğinin (yönetim şeklinin farklı olmasını da ifade ederek) Çin olduğunu belirtmekte fayda vardır.
İthalata dayalı ekonomik bir yapıya sahip olmamız sebebiyle döviz kurları ihracat seviyemizi etkilemektedir. Bu yüzden rekabetçi bir kur seviyesinin yakalanması gereklidir. Kur seviyesinin çok yukarılara çıkmaması ve kur oynaklığının alt seviyelere indirilmesi ihracatı artırabilmek için vazgeçilmez bir gerekliliktir. Kur seviyeleri, ne maliyetleri artırıcı bir yükseklikte olmalı ne de satış fiyatlarını etkileyecek bir alçaklıkta olmalıdır. Rekabetçi kur seviyesiyle hem üretirken hem de satarken kazanabilmeliyiz. Bu anlamda ülkemizde geçmişte yaşanan döviz kuruna dayalı krizlerin ekonomik yapımızı, dolayısıyla da ihracat yapan işletmelerimizi ne kadar derinden etkilediğini belirtmenin, ihracat gücümüzün aslında ne kadar iyi seviyelerde olduğunun görülmesi açısından çok önemli olduğunu özellikle vurgulamak istiyorum.
Devlet tarafından verilen ihracat destekleri ülkemizdeki tüm bölgelere göre değiştirilmeli ve farklılaştırılmalıdır. Yani Marmara Bölgesi’nde bulunan işletmenin ihraç edeceği ürünü limana getirme maliyeti düşük olurken İç Anadolu Bölgesinde ki işletmenin ürünü limana getirme maliyeti yüksek olmaktadır. Bu durumda maliyet farkı ürünün fiyatına yansıyacağı için ihracatta İç Anadolu’da bulunan işletme, Marmara Bölgesi’ndeki işletmeye göre daha şansız olacaktır. Burada devlet bu durumdan olumsuz etkilenen işletmelerin ürünlerini yük trenleriyle limanlara kadar götürmelidir. Bu işlem yapılırken de her iki bölgede bulunan işletmelerin ulaşım maliyetleri birbiriyle aynı olacak seviyede bir nokta belirlenmelidir. Yani İç Anadolu’daki işletmeden çok cüzi miktarlarda ulaşım ücreti talep edilmelidir. Bunun yanında bölgelerin özelliklerine göre destekler düzenlenmelidir. Örneğin; topraktan üretilen ürün, çıkarılan maden ve hammaddenin kolay bulunabilir olması vb. özellikler ihracat destekleri bölgelere göre düzenlenirken göz önüne alınmalıdır.
İhracatı yapılacak ürünlerin üretimiyle ilgili devletten alınması gereken yasal izin konularının tamamı eksiksiz bir şekilde çözülmelidir. Örneğin; işletme herhangi bir madenden çıkarılacak bir hammadde ile üreteceği ürünü ihraç etmek isteyebilir. Burada bu maden sahasının kullanımıyla ilgili sürenin maksimum bir periyotta olması gerekmektedir ki işletme o sahaya üretim üssünü rahat bir şekilde kurabilsin. Veya işletme üreteceği tarımsal ürünlerle ilgili devlete ait olan arazileri devlet tarafından yapılan denetleme ve kontrollerde verimli bir şekilde ihracatın yapıldığının anlaşıldığı zaman, işletmenin istediği sürelerde kiraya vermesi mümkün hale getirilmelidir. Ya da aynı arazinin yeniden kullanımının, kullanan işletmeye daha öncelikli şartlarda verilmesi sağlanmalıdır. Devlet belirli zaman aralıklarında işletmeleri değerlendirebilmek için kontroller yapmalıdır.