“Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin. Adaletli olun; bu, takvaya daha uygundur. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Mâide Sûresi - 8. Ayet)
“Verdiği hükümlerde, ailesinin ve halkın yönetiminde adaletli davranan yöneticiler, kıyamet gününde Allah Teâlâ’nın yanında nurdan yüksek koltuklar üzerinde otururlar.” (Hadisi Şerif - Müslim, İmâre 18)
“Eğer insanlar, devletten sorumlu kişinin ahirette çekileceği hesabı bilselerdi, lider olmak için değil, olmamak için çaba gösterirlerdi.” Hz. Ömer (ra)
“Ey Oğul! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana… Suçlamak bize; katlanmak sana… Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana… Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana…” Şeyh Edebali
“Devletin dini adalettir.” Recep Tayyip Erdoğan
***
Sayın Bakanım, zor bir dönemde görev yaptığınızın farkındayız. Özellikle terör örgütlerine ve organize suç çetelerine karşı döneminizde büyük darbeler vurulduğunu biliyoruz. Asker ve polisimizin her daim yanında olmanız, sınır karakollarına ve afet bölgelerine yaptığınız ziyaretler milletimizi mutlu ediyor. Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından tevdi edilen görevi hakkıyla yerine getirmek için gece gündüz koşturuyorsunuz. Tüm bu gayretlerinize şahidiz.
İnsanoğlu nihayetinde beşerdir ve taşıyabileceği kadarıyla sorumludur. İçişleri Bakanlığı gibi ülkenin en kritik makamlarından birinde bulunup tüm olanlara hâkim olmanız elbette beklenemez. Bu sebeple güvenilir çalışma arkadaşlarına ve zaman zaman tavsiyelerde bulunan dostlara ihtiyacınız olur. Dışarıdan bir gözün gördüğünü bazen gözümüzün önünde bile olsa göremeyebiliyoruz. Ebussuud Efendi, Köprülü Mehmet Paşa, Sokollu Mehmet Paşa, Ahmet Cevdet Paşa gibi Osmanlı devlet adamlarının zaman zaman tebdili kıyafetle halk arasında dolaşarak şikâyetleri dinlediği ve buna göre adalet terazisini düzelttikleri bilinir.
Sayın Bakanım, sizin de malumunuz olduğu üzere FETÖ’nün en önemli taktiklerinden biri masumları suçlayarak izleri birbirine karıştırmak ve mağduriyetleri artırmaktır. Aynı zamanda bir 15 Temmuz Gazisi olarak bu alçak terör örgütünün şeytanı bile şaşırtan takiyelerini acı tecrübelerle öğrendik. Örgüt mensuplarının yakalandıkları zaman masum insanların isimlerini vermeleri yönünde talimat aldıkları savcılık ifadelerinde de açıkça görülüyor. Özellikle emniyet teşkilatında kurunun yanında yaşların da yandığını duymak bizleri üzüyor.
Daha geçtiğimiz hafta çocukluğundan beri tanıdığımız, donanımlı, birikimli, Konyalı şair bir polis kardeşimizin ihraç edildiğini öğrendik. Bu kardeşimiz, sözde itirafçı FETÖ üyesi tarafından ihbar edildiği için yargılandı ve beraat etti. Hakkında örgüt üyeliğine delil olabilecek hiçbir belge bulunamadı. Kaldı ki biz bu kardeşimizi çocukluğundan beri tanıyoruz. Ailesini, nerede okuduğunu, nelerle uğraştığını, nerelere gidip geldiğini biliyoruz.
Geçtiğimiz aylarda evlenen ve yuvasını kuran bu kardeşimizin darbe girişiminden beş yıl sonra verilen ihraç kararıyla neler yaşadığını tahmin edebilirsiniz. Emniyet bürokrasisindeki FETÖ’ye karşı teyakkuz halini anlayabiliyoruz. Lakin bu durum masumları mağdur ederse sonuç sadece FETÖ’nün planına hizmet eder. Çünkü FETÖ’nün amacı yaş ile kuruyu karıştırarak olabildiğince fazla sayıda masumu mağdur etmektir. Bu sayede kamuoyu oluşturmayı hedefledikleri bilinen bir gerçektir.
Geçen sene de Adıyamanlı bir şair kardeşimiz aynı mağduriyeti yaşadı. Hendek olayları esnasında teşkilat için Kürtçe çeviri yapan bu kardeşimiz PKK’nın da hedefindeydi. Fakat 15 Temmuz kalkışması sonrasında bir FETÖ üyesinin ihbarıyla bu kardeşimiz de ihraç edildi. Ne bir delil ne belge ne abonelik ne Bank Asya hesabı vardı. Hain FETÖ militanının ifadesine bakılarak ihraç edildi. Bir FETÖ üyesine itibar edip masumların hakkına girmek en çok da adaleti zedeler. Mutlaka deliller ve belgeler üzerinden bu itirafçıların iddiaları kontrol edilmeli ve desteklenmelidir. Asıl iş böyle zor zamanlarda yaş ile kuruyu ayırt etmektir. Bu masumların aileleri var, çocukları var, bir ömür üzerinde titredikleri itibarları var, devlete olan hizmetleri var. İstirhamımız odur ki ilgili kurumlardaki bürokratlarımız her hangi bir yargı kararı veya delil olmayan isimleri mağdur etmesinler. Delil olmadığı halde hakkında şüphe duyuluyorsa bu isimler pasif görevlere verilerek takip edilebilir. Bu noktada ihraç kararı almak adalete ve vicdana uymaz. Sayın Bakanım, işin tepe noktasındaki isim olarak sizleri bu mağduriyetleri gidermeye, masumların haklarını iade etmeye davet ediyoruz.