Yeni Akit gazetesinden, Sayın Serdar Arseven/Şakir Kurter mahreçli;  ‘İstiklal Madalyası’na geçtiğimiz günlerde kavuşan Şanlı Şehir Şanlıurfa’nın milletvekili,   Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Akit’in sorularını cevaplandırdı. Bakan Çelik,“Şanlıurfa’yı düşman işgalinden kurtaran insanlarımız birbirlerine kim olduklarını, hangi kavimden olduklarını sormadılar. İbrahimî (as)  anlayışla düşmanı kovdular dedi…’ röportaj/haber den hareketle yaygın bir yanlış kavrayışın düzeltilmesi gerektiğini düşündüm…

Sayın Bakan Çelik’in mesajı üzerinden yapılan haber konjonktüre uygun gayet güzel ve yerinde bir mesajdı.

Ve Fakat ‘İbrahim’i Tavır’ sorun çözmez.

Sorunun çözüm yeri Muhammed’i tavırdır.

Peygamberimiz Efendimiz (sav) öncesi ‘Esatirul evvelin/geçmiş zaman’ dir.

Sonrası da ‘Esatirul ahirin/ şimdiki zaman’dir.

Şimdiki zaman kıyamete kadar zamandır.

Yahudilik ve Hıristiyanlık vs. bayatlamış ve bozulmuş zamanda ısrar ettikleri için insanlığı zehirlemektedirler.

Geçmiş zamanla ilgili Kitab-ı Kerimin verdiği misaller, usul/yöntem için değil akibet misalleridir.

İnsanlık için Usul ve yöntemin en kâmil misali Peygamberimiz Efendimiz (sav)dir.

Kaldı ki, Musa (as) ile İsa (as)’ın, Tevrat ve İncil ile getirdikleri dönemlerine ait İslami hükümleri, Yahudilik ve Hıristiyanlık şeklinde itikadi bir bozulmaya uğramadan gelmiş olsalar bile  ‘ehli kitap’ olarak Muhammedi usul ve yönteme tabi olmak zorunda idiler. Bu zorunluluk hem eşyanın tabiatı gereği ve hemde ilahi hükümler gereği bir zorunluluktur.

Aynı  zorunluluk,  hz. Adem (as) dan Peygamberimiz efendimiz (sav)’e kadar olan bütün ‘Esatirul Evvelin’ elçileri ve onlara tabi olan dönemlerinin Müslümanları içinde geçerlidir.

Bütün peygamberlerin tevhidi, Hatemul Enbiyada, kâmil manada Vahdet bulmuştur. Bu sebeple en kâmil örnek Hz. Muhammed (sav)’dir.

Kıyamete kadar bütün insanlık problemlerinin çözüm tavrı O’nun tavrıdır.

Düşüncelerimiz, siyasi anlayışımız, sanat ve edebiyat ürünü olarak biz Müslümanlardan tezahür edecek olan kültürümüz, hakikate ait kavramlara doğru bir şekilde irtibatlandırılmazsa, adı Müslümanlık olsada, Yahudi ve Hıristiyanlardan farklı bir şey yapmış olmayız vesselam…