Arap Birliği, Suudi Arabistan’ın çağrısı üzerine Kahire’de dışişleri bakanları düzeyinde yaptığı olağanüstü toplantıda İran’ı bölgeyi istikrarsızlaştırmakla suçladı.
Toplantıda ayrıca Lübnan merkezli Hizbullah örgütünün “terör örgütü” olduğu bir kez daha vurgulandı.
Arap Birliği, 11 Mart 2016’da yine dışişleri bakanları düzeyinde gerçekleştirdiği toplantıda Hizbullah’ı terör örgütü ilan etmişti.
İslami Direniş Hareketi “Hamas”, Arap Birliği’nin önceki günkü toplantısında Hizbullah’ın yeniden terör örgütü olarak nitelenmesine tepki gösterdi.
Hareketin önde gelen liderlerinden Musa Ebu Merzuk da Twitter hesabında şöyle yazdı:
“Filistin diyalog toplantısında ilk gündem maddesi Hizbullah’ın terör örgütü olmadığının ilan edilmesi olmalı. Bu baskı devam ederse hepimizi aynı son bekliyor. Arapların siyasi pusulasını Filistin’e ve Kudüs’e çevirmek için karar oy birliğiyle alınmalı.”
Hamas’ın bildirisi ve Ebu Merzuk’un tweeti sadece Araplar ve Filistinliler arasında değil, Hamas’a ve Filistin direnişine yakın çevrelerde de tartışmalara yol açtı.
Ebu Merzuk’un bahsettiği toplantı Kahire’de Filistinli grupların katılımıyla dün başlayan ve ana gündemi uzlaşı anlaşmasıyla ve Gazze halkının sorunlarıyla ilgili konular olan toplantı.
Filistinli yazar İbrahim Hamami, Ebu Merzuk’un sözleri üzerine alaycı bir ifadeyle, “Evet, Gazze halkının bugün tek derdi Hizbullah” yorumunda bulundu.
Hizbullah’ın terörist, cani ve katil olduğunu söyleyen Hamami, örgütün Suriye, Yemen ve Irak halklarına sıktığı ilk kurşundan itibaren terör örgütü olduğuna işaret etti.
Hamami, Hizbullah’ın terör örgütü olduğunu söylemekle birlikte, Arap Birliği’nin Hizbullah’ı Suriye’de, Yemen’de ve Irak’ta akıttığı kan nedeniyle terör örgütü ilan etmediğine de dikkat çekti ve Arap Birliği’nin bir sonraki aşamada aynı şekilde Hamas’ı da terör örgütü ilan edebileceğini dile getirdi.
Filistinli eski esir ve Ahrar İnsan Hakları Müdürü Fuad Haffaş da Ebu Merzuk’un tweetine yaptığı yorumda şöyle dedi:
“Hizbullah ile Hamas arasında hiçbir benzerlik yok. Hamas, Filistin toprakları dışında savaşmadı. Toprakları dışında Suriye’de, Yemen’de ve Irak’ta savaşa katılmadı. Filistin Lübnan değil.”
Filistinli kadın yazar Lema Khatır ise “Yönünü kirletmemiş temiz direnişle birlikteyiz. Canilere ve devrim düşmanlarına karşıyız. Her işgalciye ve zalime karşı devrimle beraberiz. Devrimleri tahrip edenlere ve darbeleri finanse edenlere karşıyız” dedi.
Filistin asıllı yazar Yasir Ez-Zeatira, tartışmaya şu sözlerle katıldı:
“Hamas, Hizbullah’ın terör örgütü olarak tasnifine karşı çıkabilir. Fakat Hizbullah’ın Suriye, Yemen ve Irak’a müdahalesinin cinayet olduğunu vurgulamak zaruri olmaktan da ötedir. Bunun dışındaki bir tavır yanlıştır ve suçtur. Hizbullah, Temmuz 2006’dan bu yana direniş örgütü olmaktan çıktı. Veliy-i Fakih’in elinde saldırganlık projesinde kullanılan bir aygıta dönüştü.”
Ez-Zeatira, Siyonist projeye karşı çıkarken İran’ın saldırganlığına da karşı çıkmak gerektiğine işaret ederek, Netanyahu’nun hayallerine en çok hizmet edenin Hamaney’in çıkardığı yangınlar olduğunu söyledi.
Filistin davasını yakından takip edenler, yukarıda adı geçen kişileri gayet iyi bilirler.
Bu eleştiriler ve yorumlar açıkça şunu gösteriyor:
Filistinliler de artık İsrail dostu Arap rejimleri ve İran arasında seçime zorlanmak istemiyor.
Birbirinin değirmenine su taşıyan her iki projeyi de reddediyorlar.