Şüphesiz ki hayırlı bir yuva kurmak, Allah’ın bizlere apaçık bir emridir. Zira orada temiz nesiller yetişecek ve Müslüman Ümmet için geleceğe en güzel yatırım olacaktır. Ayrıca onları yetiştiren anne-babaya da en kıymetli dünya ve ahiret kazancı sağlayacaktır.

O halde inanan insanların öncelikli hedefi Allah ve Rasülü’nün gösterdiği doğrultuda bir yuva kurmak ve hayırlı nesiller için hem lisanî hem de fiilî dualar olmalıdır. Bu hususta Kur’an-ı Kerim’de bize örnek olarak zikredilen dualar vardır:

 (Ve o kullar):Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl, derler. (25 Furkan 74)

 ‘’Rabbim! Beni ve neslimi namaz kılanlardan eyle, duamı kabul et.’’ (14 İbrahim 40)

Ayrıca biliyoruz ki evin reisi konumunda olan baba ve sonrasında anne, çocuklarını cehennem ateşinden korumakla yükümlüdürler. Baba çobandır ve ailesinin hepsinden mes’uldür. Onun ardından ise anne çocuklarından sorumludur. Herkes de bu sorumluluğa göre Yüce Rabbimize hesap verecektir. İşte ayet-i kerime ve hadis-i şerif bu gerçeği nasıl açıklıyor bakalım:

 “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” (66 Tahrim 6)

“Hepiniz çobansınız, hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Âmir memurlarının çobanıdır. Erkek ailesinin çobanıdır. Kadın da evinin ve çocuğunun çobanıdır. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve hepiniz idâre ettiklerinizden sorumlusunuz.”  (Buhârî, Cum’a 11; Müslim, İmâre 20.)

Bütün bu gerçekler düşünüldüğü zaman, anne ve babaların kendileri ve çocukları hususunda yapması gereken en önemli vazife, onları ahiretin Cennetine hazırlamaktır. Tabii ki bu doğrultuda İslâmî bir terbiye vermeyi ihmal etmediği gibi yine Allah’ın emrine uygun bir sanat, meslek ya da ilim adamı olarak da yetiştirecektir. Zira onun gelecekte bir yuvaya ve temiz bir rızka ihtiyacı vardır.

İSLÂM DÜNYA VE AHİRET DİNİDİR

O halde İslâm, insanın sadece ahiretini değil, dünyasını da düşünen eşsiz bir dindir.

Biliyoruz ki bu internet çağında bizler ve özellikle yavrularımız büyük bir felaketle karşı karşıyayız. Bundan da aileler hep dertli, acılı ve mustariptir. Gayretimiz onları yukarıdaki ayet ve hadisler ışığında yetiştirmeye yönelik olmalıdır. Zira onlar bizim için bir imtihan sebebidir. Rabbimiz şöyle buyurur:

“Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır. Büyük mükâfat ise Allah’ın yanındadır.”(64 Teğâbün 15)

Rabbimiz bizlere ve nesillerimize yardım ve merhametini esirgemesin!

Eğer onlar hayırlı olursa, ölümünden sonra anne -babasına dua ve hayır yaptığı için, anne -babanın amel defterini açık tutacaktır. Bu konudaki şu hadis-i şerif ne kadar açıktır:

“İnsanoğlu öldüğü zaman bütün amellerinin sevabı da sona erer.

Şu üç şey bundan müstesnâdır:

Sadaka-i câriye, istifâde edilen ilim, kendisine duâ eden hayırlı evlât.” (Müslim, Vasiyyet, 14)

Ne kadar güzel bir müjde.

Ama bizler de mutlaka çalışmak ve gayretli olmak zorundayız. Zira ancak çaba gösterenler neticeye ulaşmıştır.

Ailesi ve yavrularıyla beraber cennette olmayı kim istemez ki? Tabii ki bu da, olanca gücümüzü bu noktaya hasretmekle mümkün olacaktır.

Huzuruna varacağımız Rabbimize ne diyeceğimizi düşünerek yaşamak gerekir. Bu en güzel murakabe halidir. Zira O bizi her an gözetmekte, en ince ayrıntımıza kadar kayıt altında tutmaktadır. İşte bu aynı zamanda ‘ihsan’ mertebesidir.

Bu şuur ve idraki eş ve çocuklarımıza da aktarmak gerekir ki sorumluluktan kurtulmuş olalım. Onları sadece dünya adına yetiştirirsek kesinlikle kaybederiz.

Her hal ve yaşayışımızın “Allah için” olması gerekir. Kazanan insanlar ancak onlardır.

İşte iyi bir ailenin temel taşı da budur.

Böyle olmayan hayatın ne anlamı olabilir ki? Aksine hesabı ve sıkıntısı pek zordur.

Allah yâr ve yardımcımız olsun!