"Allah'ım, azabından affına, gazabından rızana sığınırım. Senden yine Sana iltica ederim. Sana gereği gibi hamd etmekten âcizim. Sen kendini sena ettiğin gibi yücesin." (et-Terğib ve't-Terhib 2/119,120.)

Yâ Rabbi! Bizleri bağışla. Sana hakkıyla kulluk edemedik. Günahlara daldık. Gaflete büründük. Dünyaya sarıldık. Aile ve mahremiyeti bitirdik. Yabancıların âdetlerini aldık. Edepsizlik haddi aştı. Zina ve faiz aldı başını gitti. Rızandan kilometrelerce uzaklaştık. Haksızlık ve aldatma göklere ulaştı. Ama dünyanın bir hiç olduğunu gösterdin bize.

Başımıza gelen bu musibetten vefat eden kardeşlerimizi şehitlik mertebesine ulaştır. Yaralılarımıza acil şifalar ver. Enkaz altındaki kardeşlerimize can ver. Onları meleklerinle doyur. Kurtulmalarını lütfeyle. Geride kalanlara sabır ve mükâfat ver. Hayret verecek bir kardeşlik ve yardımlaşma örneği veren, bir ve beraber olan milletimizden razı ol.

Söz veriyoruz Allah'ım! İbadetlerimizi aksatmayacağız. Haram ve yanlışlara batmayacağız.

Haksızlık yapmayacağız. Edepsizlikten kaçınıp tesettüre bürüneceğiz. Hayâ ve iffetle takvâya yöneleceğiz.

Asrın bu büyük felâket merkezinin bizde olması, çok alınacak dersler olduğunu hatırlatıyor bizlere, bunu anlıyoruz Allah'ım!

Sen bizim Mevlâ'mızsın. Bizi bağışla, bizi affet ve bize merhamet buyur. Çünkü Sen'den başka bize merhamet edecek ve bağışlayacak kimse yok.

Ancak Sana ibadet eder ve yalnız Senden yardım dileriz. Sana dayanır ve Sana güveniriz. Bizi nefsimizle bir an olsun başbaşa bırakma Allah'ım!

TEDBİR VE HAZIRLIK

Maddi ve manevi tedbir muhakkak gerekli. Binaların dürüst sağlam yapılması maddi tedbirdir. Sonra Allah’a tevekkül edilir.

İnsan yine tedbirli ve uyanık olmalıdır. Ölümün ne zaman geleceği belli olmaz. O halde insan sağlıklı iken ahiretine yatırımını yapmalıdır. İşte ayet-i kerime:

"Herkes yarın için ne takdim ettiğine bir baksın. Allah'tan korkup sakının! Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.'' (59/Haşr 18)

İŞTE KIYAMET, DİRİLİŞ VE HESAP

İnkâr edenler, yaşananlardan ibret alarak imana gelmez mi? İnananlar ise yeniden şehadet getirir ve ölenlerinin şehid olduğunu bilir Elhamdülillah.

ZİLZAL SURESİ ANLAMI

"Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.

1- Yer o yaman sarsıntı ile sarsıldığı,

2- Yer, içindeki ağırlıkları çıkarıp dışarı attığı,

3- Ve insan: "Ona ne oluyor?" dediği zaman;

4- O gün yer, bütün haberlerini anlatır.

5- Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir.

6- O gün insanlar, amellerinin karşılığı kendilerine gösterilmek üzere bölük bölük çıkacaklardır.

7- Her kim zerre kadar hayır işlemişse onu görecektir.

8- Her kim, zerre kadar şer işlemişse onu görecektir."

DEPREMDE GÖRÜLEN BAZI MUCİZELER:

Bunları yaratan tek ve yüce olan Allah'tır. başka hiç bir şeyin asla gücü yetmez.

Allah (c.c.) iman etmeyenleri uyarıyor.

Bu gerçekler Müslümanların imanını güçlendirir kardeşlerim! İnanmayanlara ise birer ibrettir. İşte Allah'ın varlığı, yüceliği ve meleklerin yardımı:

128 saat sonra çıkan 2 aylık bebek. Kim yedirdi, içirdi.

133 saat sonra çıkan bebek.

Ambulansta "aç mısın" diye soran hemşireye;

"Bana ablalar geldi yedirdi, içirdi" diyen çocuk.

Ben dün gece iki defa ölüp dirildim. Bana Rabbin kim, Dinin ne, Peygamberin kim? diye sorular soruldu diyen genç.

Kur'an okuyarak çıkan kişi.

Ruhaniyeti gelip; "benim burada iki çocuğum var, çıkarın" diye yalvaran ama 4 yıl önce vefat eden kadın.

Edebinden başörtüsü isteyen bacı…

200 saat sonra canlı çıkarılan insanlar. Allah dilerse nasıl da yaşatıyor. İnkâr edenler görmez mi?

Çin'den gelen kurtarma ekibinden, enkazda Kur'an-ı Kerim bulmasıyla iman eden adam...

MİLLETİMİZİN BAŞI SAĞ OLSUN

Yardıma koşan devletimiz, hayır kurumlarımız, görevli ve gönüllülerimizden Rabbimiz razı olsun. Ayrıca zekât ve hayırlarıyla destek olan cömert halkımızdan da Allah razı olsun. Bu kardeşlerimize zekât vermek caizdir hatta şu anda elzemdir. Zira hayırlar yeterli gelmeyebilir.

YENİDEN BİSMİLLÂH

Bir ilahi ikaz geldi bize…

Rahmet olsun şehitlerimize…

Yeryüzü sarsıldıkça sarsıldı…

Bazen Bedir olur bazen Uhud. Şimdi bir İlâhi irade ile sarsıldık. Yeniden bir ve diri olacağız. Allah'ın ikazını alacağız. Kendimize geleceğiz. Günahlarımıza ağlayacağız. Gözyaşı dökeceğiz. Af ve merhamet dileyeceğiz Rabbimizden. Edep, hayâ ve iffetimizi yeniden kazanacağız. Gençlerimize hakikatleri anlatacağız. Her yanı açık değil, tesettürlü olmanın ehmmiyetini anlatacağız. Enkazdan çıkarken başörtüsü isteyen bacımızdan ders alacağız. Öldüm ve bana Rabbin kim, dinin ne, peygamberin kim diye sorular soruldu diye enkazdan çıkan gençten ibret alacağız.

Ümitsizlik yok. Okçular tepesinde yeniden toparlanacağız. Bir Hendek kaldı sonra Mekke'nin fethine ulaşacağız.

Şimdi yaraları sarmaya çalışan bu millet dedeleri Osman Gazi, Fatih, Yavuz ve Kanuniler gibi yeniden bir cihan devleti olacak.

DÜNYAYA DALDIK ALLAH'IM! AFFET BİZİ ALLAH’IM!

Ey gecenin ve gündüzün Rabbi,

Ey yerlerin ve göklerin Rabbi,

Ey Âdem’in ve nesillerinin Rabbi,

Ey nebatat ve hayvanatın Rabbi,

Ey zerre ve kürrelerin Rabbi,

Ey insanlığın ve cinlerin Rabbi,

Ey arşı taşıyan meleklerin Rabbi,

Ey Cebrail, Mikail, İsrafil ve Azrail'in Rabbi,

Ey yer ve göklerdeki sayısız meleklerin Rabbi

Ey arşın, kursî'nin, sidre-i münteha'nın Rabbi,

Ey sonsuz sayıda yıldızların Rabbi,

Ey ayın, güneşin, galaksilerin Rabbi,

Ey görünen ve görünmeyen âlemlerin Rabbi,

Ey seherlerin ve yananların Rabbi,

Ey keremi ve affı sonsuz olan Rabbim!

Nasıl sayalım ki yarattığın mahlûkatı?

Nasıl dile dökelim ki, nelerin Rabbi olduğunu?

Sen, her şeyi yaratan ve onların Rabbi olan Allah'ımsın!

Yaratmada daim olansın!

Sen, sonsuz merhametinle bizleri bağışla Allah'ım!

Sonsuz lûtuf ve ihsanınla bizlere kerem eyle Allah'ım!

Dile gelmeyen yüceliğinle bizlere acı Rabbim!

Yüce Zâtından af ve mağfiret dileriz.

Varlığını bilir, Cemalini özleriz.

Seni arzu eyleriz.

Bizim merak ve sevdamızı bahşeyle Allah'ım!

Seni görmek şerefinden bizleri mahrum etme Allah'ım!

Şu seher vaktinde ağlayışımızı işit ve bizi affet Allah'ım!

Bütün Ümmet-i Muhammed'e merhamet buyur Allah'ım!

Habibin hürmetine, âşıkların, sadıkların hürmetine,

Bizi kulluğuna kabul eyle Allah'ım!

Yerler yarıldı, binalar çöktü, insanlar öldü, canlar enkazda.

Bütün bunları Sen en iyi şekilde bilensin Allah'ım!

Ne olur merhametinle muamele eyle Allah'ım!

Tekrarlarından Sen koru Allah'ım!

Kardeşlerimizi bizlere canlı bahşet Allah'ım!

Yaralı ve dışarda kalan kardeşlerimize yardım eyle Allah'ım! Sabırlar ver yâ Rabbi!

Nice cömert kardeşlerimiz var, Sen onlardan razı ol yâ Rabbi!

Devletimize, milletimize, kurtarma ekiplerimize, gönüllü kardeşlerimize ve gönüllü kuruluşlarımıza yardım eyle Allah'ım!

Biliyoruz suçlarımızı, biliyoruz perişanlığımızı,

Biliyoruz dünyaya daldığımızı,

Biliyoruz günahlara battığımızı,

Biliyoruz zinaların, faizlerin ve edepsizliğin arttığını...

Biliyoruz cami, cemaat ve sohbetlerden kaçtığımızı,

Bizlere hidayet eyle Allah'ım!

İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizleri helâk etme Allah'ım!

Halimiz Sana âyan beyan,

Bakacak yüzümüz yok Allah'ım!

Bizleri bağışla! Sen Rahman ve Rahimsin!

Gönüllerimizi samimi tevbelerle yıka Rabbim!

Sana geldik Allah'ım! Duâlarımızı kabul eyle!

Ellerimiz Sana dönük, ne olur boş çevirme Allah'ım!

Kâfir ve zalimleri başımıza musallat eyleme Allah'ım!

Deprem ve diğer musibetlerden muhafaza eyle Allah'ım!

Bize dünya ve ahiretin iyiliklerini bahşeyle!

Bizleri ne olur kulluğuna kabul eyle Allah'ım!

Âmin! Âmin. Yâ Muîn.

BAŞSAĞLIĞI VE HELÂLLEŞME

Milletimizin başı sağ olsun. Vefat eden kardeşlerimize rahmet, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyoruz. Şu anda sıkıntıda olanlara Rabbimiz yardım eylesin. Biz kullar da elimizden gelen yardımı yapalım. Allah cc tekrarlarından muhafaza etsin. Yüce Zâtından bağışlanma diliyoruz.

Bizleri affet Allah'ım! Her şeye gücü yeten ancak Sensin! Her türlü âfet ve belâlardan koru Yâ Rabbi!

Helâlleşmek güzel şey kardeşlerim. Zira bir de ebedi hayatımız var. Dünyaya dalıp gidiyoruz. Birbirimize ahireti hatırlatmalıyız. Bazen sadece dünya var gibi yaşıyoruz.

Eskilerimiz birbirinden müsaade alırken hep helâlleşirlerdi.

Çünkü insanın ne zaman, nerede, nasıl Rabbine kavuşacağı belli değil.

Bu durum bizlere tevbeyi de hatırlatır. Hatta günahlardan uzak durmayı da gerektirir. Rabbimiz cümlemizi bağışlasın ve kâmil imanla hayırlı akıbetler versin.

Haklarımız birbirimize helâl olsun kardeşlerim.

ŞEHİTLER

Hz. Peygamber (asm), Uhud'da hayatını kaybeden yetmiş şehitle ilgili olarak şunu bildirmiştir:

"Kardeşleriniz Uhud'da şehit olunca, Allah onların ruhlarını yeşil kuşların cevfine koydu. Cennetin nehirlerinden içerler, meyvelerinden yerler. Arşın gölgesinde asılı altından kandillerde yerleşirler. Yiyecek, içecek ve istirahatlerinin güzelliğini görünce,

'Keşke, derler Cennette hayatta olup, rızıklandırıldığımızı biri dünyadaki kardeşlerimize haber verse. Ta ki, cihaddan geri kalmasınlar, savaş esnasında kaçmasınlar.' Cenab-ı Hak, 'Sizin bu halinizi onlara ulaştıracağım.' der ve şu ayetlerle bildirir." (Ebu Davud, Cihad, 25)

"Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler, Allah'ın lütfundan kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde, Rableri katında rızıklandırılırlar. Arkalarından gelecek olanlara şunu müjdelemek isterler: Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar üzülmezler. Allah'tan bir nimeti ve lütfu ve Allah'ın mü'minlerin ecrini zayi etmeyeceğini müjdelemek isterler.” (Âl-i İmran, 3/169-171)

İmam Mâlik, Ebu Davud, Nesâî ve İbn Mâce gibi muhaddislerin rivayet ettikleri bir hadisin meali şöyledir:

"Allah yolunda ölenlerden başka şehit olanlar yedi çeşittir: Tâûndan ölen şehittir, suda boğulan şehittir, zatülcenbden (akciğer zarı iltihabı-pleurisy) hastalığından ölen şehittir, karın ağrısından ölen şehittir, yangında ölen şehittir, yıkıntı altında kalarak ölen şehittir, hamilelikte ölen kadın şehittir."

Rabbimiz böylesine felâketleri bir daha yaşatmasın.