Geçtiğimiz gün Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye güçlü olmak zorunda.” açıklamasını yaptı. Kısa ve çok derin anlamlar gizli bu cümlede.

Öyle ki Recep Tayyip Erdoğan’ın bu fikri savunması yeni değil. 2014’e gittiğimizde “Gücü keşfet” sloganıyla ülkenin önüne geniş açılı bir perspektif koyuldu.

Bu ufuk yolculuğu adına Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz güçlü bir ülkeyiz. Biz, gücünün farkında bir ülkeyiz. Esasen Yeni Türkiye, gücünü yeniden keşfeden Türkiye’dir;potansiyelini yeniden keşfeden Türkiye’dir.” açıklamasını yapmıştı.

Güç meselesi neden önemli? Çünkü var olan egemen güçler, hakkın ve adaletin yanında durmuyor.

Sömürgeci, dayatmacı ve zorba olan süper güçler karşısında nasıl var olabilirsiniz? Nasıl kimliğinizi korur ve devletinizi ayakta tutabilirsiniz?

Bugün Filistin kadar haklı başka bir devlet var mı?

Peki, haklı olması işe yarıyor mu? Egemen güçler ve bu güçlerin kurduğu uluslararası kurumlar Filistin’e hakkını teslim ediyorlar mı? Hayır!

Filistin’in bu durumda hakkını direnerek ve güç kullanarak söke söke alması gerekiyor.

Merhum Başbakan Necmettin Erbakan ne demişti; “İsrail güçten anlar.”

Değilse İsrail gibi bağnaz ve cani bir yapıyı kim, nasıl ikna edebilirdi ki?

Hasta ruhları ancak caydırıcı güç kullanarak veya gücü elinizde tutarak ininde tutabilirsiniz.

Dolayısıyla Türkiye gibi dört bir tarafı türlü tehditlerle çevrili bir ülke olarak agâh ve tedbirli olmak durumundayız.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da işte bunu yapmak için 22 yıldır bu ülkeye emek veriyor.

Güçlü Türkiye için yerli savunma sanayisini devasa projelerle donatan akıl, çok denklemli bir konjonktüre hazırlıyor ülkemizi.

“Türkiye’de gözü olanların gözü çıksın.” demek yeterli olmuyor.

Kaç gemin var, kaç uçağın ve kaç SİHA’n var? İşte sorular böyle başlıyor.

Realite ve rasyonel dünya, inanın sadece bundan ibaret.

“Bize kim saldıracak?” diyen ufuksuz beyinler, elbette bu vizyonu yorumlamaktan aciz kalacaktır.

Yerli uçağımızın parçasını kalorifer peteğine benzeten hainler, elbette rahatsız olacaklardır.

Rahatsız olmaya devam edebilirler.

Çünkü Türkiye kendini yeniden doğuruyor, Türkiye büyüyor, Osmanlı sonrası kendine giydirilen deli gömleğini yırtıp atıyor.

EN YENİ MÜJDE

Bu sürecin en yeni hamlesi Çelik Kubbe müjdesiyle geldi.

Milletimizin alkışladığı ve sabırsızlıkla bitmesini beklediği proje, yerli hava savunma sistemimiz.

Türkiye, ASELSAN'ın geliştirdiği tüm Türkiye'yi koruyacak bütünsel hava savunma sistemlerini 'Çelik Kubbe' ismiyle hayata geçirecek.

Çelik Kubbe, Türk savunma sanayisi tarafından bir “sistemler sistemi” olarak geliştiriliyor.

Çelik Kubbe sisteminin geliştirme faaliyetleri devam ederkenparalelinde test çalışmalarına da başlandı.

Türkiye uzun süredir kendi katmanlı hava savunma sistemi ailesini oluşturuyor. Bu ailenin içindeki yakın hava savunma sistemleri, alçak ve orta irtifa sistemleri hâlihazırda envantere girdi. Uzun menzilli hava savunma sistemi SİPER'in ise ilk etabı için sona gelindi.

Bu kapsamdaKORKUT, HİSAR-A+, GÖKDEMİR, GÖKER, GÖKBERK, HİSAR-O+ ve SİPER gibi hava savunma sistemleri birbirine entegre bir şekilde çalışabilecek.

Silah sistemlerine ilaveten hedefin hassas takibini, teşhisini ve sınıflandırmasını gerçekleştiren radar ve elektro-optik sistemler de Çelik Kubbe içerisinde bir bütün hâlinde görev yapacak.

ASELSAN'ın geliştirdiği sistem tamamen hayata geçtiğinde millî Çelik Kubbe, Türk hava sahasına giren hatta girmesi muhtemelolan tüm tehditleri hemen her irtifadan bertaraf edebilecek.

Çelik Kubbe 1Şimdiden yerli hava savunma sistemimiz hayırlı olsun.

Çelik Kubbe ile ülkemiz artık daha güçlü.