İnsanı hareket ettiren, ona mücadele ruhu veren, onu yapılacak bir işe sevk ettiren şey nedir?

Bir şeyi kabullendiği, inandığı ve benimsediği zaman insan, o şey için çaba sarf eder.

İçten gelen bir motivasyonla, zamanını ve imkânlarını bu şeyin gerçekleşmesi için harcar.

Ancak kabullenmeyip inanmadığı, benimsemediği bir şeyi yapmak için genellikle isteksizdir, ayak sürer.

Bu durumda ancak dışarıdan gelen baskı veya zorlama ile hareket eder ki bu durumda ortaya çıkan işten de bir hayır beklemeyin.

Yapılan işe büyü katan şey "gönül"dür.

Gönül tarafından kabul edilmiş bir şey için çabalamak daha kolaydır.

Gönülün yakıtı sevgidir; sevgiyle çalışır. Sevgi, baskı ve zorlamanın karşısında daha etkili bir güçtür.

Hayatın her alanında, ailede, okulda, işte ve her yerde insanları hareket ettiren, koşturan, mücadele ettiren şey sevgi değil midir?

İnsan, içten gelen bir istekle hareket ettiğinde yapılacak işleri daha kolay benimser.

İstekle yapılan işler genellikle daha verimlidir.

Bu durum özellikle çocukları yetiştirirken ve eğitirken daha bir önem arz ediyor.

Bir şey sevdirilmeden ve benimsetilmeden yapılmak isteniyorsa başarı beklemek pek olası değildir.

Çocukları eğitirken sevgi ve merhametle anlatmak, sabır ve sevgi ile dinlemek, hatalar karşısında müsamaha ve hoşgörü ile davranmak gerekir.

Tabii ki kurallar da olacaktır ancak katı kurallardan oluşan, hatta kaba kuvvet ve zorbalıkla dolu bir eğitim çocukları sadece öğütür; onlara gerçek bir eğitim sağlamaz.

Asıl eğitim; çocukların kendi düşüncelerini geliştirdiği, öz güven kazandığı ve içlerinde sevgi tohumlarının ekildiği bir süreçle mümkündür.

Bazen en büyük hataları sevdiklerimize karşı yaparız.

Değerleri, inançları veya dünya görüşlerini; çocuklarımıza dayatmak, onlara nefret ettirerek baskı uygulamak yerine sevdirerek ve kalplerine dokunarak kabul ettirmeye çalışıyor muyuz?

Eğer böyle yapmıyorsak arzu ettiğimiz değişim gerçekleşmeyecektir.

Tam başardık dediğimiz anda, aslında yıktığımızı fark ederiz.

Şimdi oldu dediğimizde, hiçbir şeyin olmadığını görürüz.

İşte bu nedenle sevgiyle yaklaşmanın, sevgiyi hâkim kılmanın önemini kavramalıyız.

Gerçek bir eğitimci, sevgi ve şefkatle muamele etmekten uzak olmamalıdır. 

Sevgiyle yetiştirmeli, büyütmeli ve sevgiyi egemen kılmalıdır.

Baskının değil, sevginin hüküm sürdüğü bir dünyanın hayalini kurmalıyız.

İşte istenen değişim ve dönüşüm o zaman kendisini gösterecektir.

Sevginin gücünün insanlar üzerindeki etkisi büyüktür.

İnsanlar sevgiyle yönlendirildiğinde daha olumlu sonuçlar elde edebilirler ve daha sağlıklı bir toplum inşa edebiliriz.

Murat Kubat