Üretim bizim gibi gelişmekte olan ülke ekonomileri için son derece önemli bir unsurdur.

Üretim olmadan gelişmekte olan ülke ekonomilerinin büyümesi asla mümkün değildir.

Üretim derken kastımız katma değeri yüksek ürün üretimi olup bunları, dünya üzerinde önem kazanan sektörlerde katma değeri yüksek ürün üretimi diye tabir etmemiz oldukça yerinde olur.

Son dönemlerde dünyada küresel ısınmanın artmasıyla birlikte mevsimlerin değiştiğini ve dolayısıyla da tarımın her geçen gün zorlaştığına şahit oluyoruz.

Evet, tarım her geçen gün zorlaşıyor çünkü suya ulaşmak ve toprağı sulamak başlı başına bir sorun hâline geliyor.

Bunun yanında bir de geçtiğimiz haftalarda da özellikle üzerinde durmaya çalıştığımız maliyet artışları da eklenince durum içinden çıkılmaz bir hâl alıyor.

Bu anlamda İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) PMI (Purchasing Managers’ Indices) yani ‘Satınalma Yöneticileri Endekslerine’ göre ağustos ayında yaklaşık 10 sektörde ciddi bir daralmanın olduğu ortaya çıkmış durumdadır.

Bu sektörlerden en önemlisi de gıda sektörüdür ki ülkemizi bulunduğu jeopolitik konumundan ötürü çok ama çok yakından ilgilendirmektedir.

PMI değerlendirilirken her zaman bir önceki ay baz alınarak bir değerlendirme yapılır.

Öyle ki bu ayın PMI’yı değerlendirilirken bu ayın puanı 50’nin üzerindeyse söz konusu ayın PMI’ının bir iyileşme ve artışa referans ettiği değerlendirilir.

Eğer ki bunun tam tersinin olduğu durumda yani PMI’ın 50’nin altında olduğu durumda ise PMI’ın bir kötüleşme ve düşüşe referans ettiği değerlendirilmektedir.

İSO’nun açıklamış olduğu ağustos ayı PMI’ına göre gıda sektöründe de puan 50’nin altını göstermektedir ki gıda sektöründe üretim anlamında yaşanacak olan düşüşün enflasyonu daha da yukarılara çıkaracağı aşikâr bir konu durumundadır.

Çünkü zaten gıda tarafında fiyatlarda maliyet artışı eksenli bir fiyat yükselişi durumu varken bir de bunun üzerine üretim düşüşünden kaynaklanan artı bir fiyat artışı sebebini piyasanın kaldırması çok da mümkün değildir.

Gıda tarafında ilk defa değerin 50’nin altına düşmesi maalesef ki üzücü bir durum olarak değerlendirilmelidir.

Burada şu değerlendirmeyi yapmak mümkündür; artık gıda firmaları da üretimden çekilmeye başlıyor veya artık gıda tarafında da üretim yapmak oldukça güçleşiyor.

Bunun önü alınmazsa sonuç çok ama çok yıkıcı olabilir. O yüzden hiç zaman kaybetmeden buradaki artış sebeplerine yönelik acil önlem planları hazırlanarak uygulamaya konulmalıdır.

Diğer taraftan elimizdeki veriler bize şunu da gösteriyor; sanayi sektörü üretim açısından maalesef ki her geçen gün biraz daha küçülüyor.

Bu noktada da yapılması gereken, sanayi sektöründeki şirketlerin üretimlerinin önlerindeki engellerin hızlıca kaldırılarak bu şirketlere rahat nefes aldırılması sağlanmalıdır.

Ayrıca tüketicinin alım gücünde yaşanan sorunlar sebebiyle talepte yaşanan yavaşlama piyasaların içinde bulunduğu durumu gözler önüne sermektedir.

Ne yapıp ne edip tüketicinin alım gücünü iyi seviyelere getirmek mecburiyetindeyiz. Onun da yolu enflasyonun düşürülmesinden geçmektedir.

Hangi sektör olursa olsun, yavaşlamanın ve küçülmenin sonuçları son derece yıkıcı olacağından sektör ayrımı yapmadan hızlanarak büyümenin yollarını aramalı, bulmalı ve de uygulamalıyız.