Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), aylık olarak dünyadaki gıda fiyatlarının seyrini takip ediyor, nabzını tutuyor, aylık değişimlerle ilgili açıklamalar yapıyor.

FAO’nun açıkladığı “Küresel Gıda Fiyat Endeksi”ne göre bitkisel yağ ve süt ürünlerine yönelik talep artışına rağmen şeker, et ve tahıl ürünlerine yönelik düşen talep nedeniyle ağustosta düşüş yaşandı.

Sektörler çerçevesinde endeksin son durumuna kısa başlıklar hâlinde bir göz atmakta fayda var.

Soya ve ayçiçeği yağlarındaki düşüşe rağmen palmiye yağındaki artış nedeniyle Bitkisel Yağ Fiyat Endeksi ağustosta yüzde 0,8 arttı. Kümes hayvanları, büyükbaş ve küçükbaş fiyatlarında yaşanan düşüşle birlikte Et Fiyat Endeksi de yüzde 0,7 geriledi.

ABD ve Arjantin başta olmak üzere ana ihracatçı ülkelerdeki iyi hasat beklentileriyle, Tahıl Fiyat Endeksi ağustosta, önceki aya göre yüzde 0,5 azaldı. Hindistan ve Tayland’daki yüksek üretim ve uluslararası petrol fiyatlarındaki düşüş sebebiyle Şeker Fiyat Endeksi yüzde 4,7 geriledi.

Dünyada süt tozuna talep hiç eksilmiyor! Buna bağlı olarak süt ürünleri fiyatlarında da düşüş pek yaşanmıyor! Peynir fiyatlarındaki ve tereyağı talebindeki artışlarla Süt Ürünleri Fiyat Endeksi yüzde 2,2 artış gösterdi.

Tarımsal üretimi güçlü olan ülkeler hasat dönemlerini yaşıyor. Yani küresel ölçekte gıda fiyatları düşüş eğiliminde. Bu işin daha üretim ve stoklama süreci var. Esas tehlike o zaman başlayacak; şimdiden uyarmakta fayda var.

Evet! FAO’ya göre ağustos ayında sınırlı da olsa küresel gıda fiyatlarında bir düşüş yaşandı. Bu da Türkiye gibi enflasyonla mücadele eden birçok ülkeye geçici de olsa nefes aldırdı.

Peki ya Türkiye’de gıda fiyatları nasıl, nereye gidiyor? Daha doğrusu gıda fiyatları nerede durur? Biraz da bu sorulara cevap arayalım.

Sebze meyve tarafında ciddi bir arz fazlası yaşandı. Hatta birçok ürün tarlada/bahçede kaldı. Bakliyat ve hububat ürünlerinde de yüz güldüren bir hasat dönemi yaşandı. Kısmi bir üretim artışından bahsedebiliriz. Hemen aynı gerekçelerle yıllık enflasyonda bir düşüş göze çarpıyor. Esas olan bunun kalıcı olması ancak gidişata göre pek mümkün görünmüyor.

Çünkü planlama ayağında aksaklıklar yaşanıyor. Güven duygusu oturmadı; sektöre bihakkın yön verilemiyor…

Evet, tarım ve hayvancılık faaliyetlerine ciddi desteklemeler yapılıyor. Hibeler, krediler, teşvikler iştah kabartacak cinsten. Ancak!

İş sadece desteklemelerle bitmiyor! Sektöre hâkim olmak gerekiyor; planlı üretimi yaygınlaştırmak, iyi tarım uygulamalarını teşvik etmek, sahadaki üreticinin güvenini kazanmak, sağlıklı bilgi akışı sağlamak, fırsatçıları üreticiden uzak tutmak, aşırı işlenmiş gıdaların üretimini bir an önce durdurmak gibi etkenleri göz ardı etmemek lazım!

İşte size taze bir örnek!

Bir anda tüm ülkeye “süt tozu regülasyonunun durdurulduğu” haberleri yayıldı. İddianın asılsız olduğu, bilakis uygulamanın 31 Aralık 2024'e kadar devam edeceği bildirildi. Ama atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti! Sektörün kanaat önderlerine ve STK yöneticilerine göre kasıtlı olarak spekülasyon yapılıyor.

Ağustos ayı sonunda da “tarımsal desteklemelerin kesileceği” yalanını yaydılar. Geçmişte bunlardan çok gördük; kırmızı et, bakliyat… Gıda ve tarım sektöründe spekülasyonlar bitmiyor. Birileri bile isteye piyasaları karıştırıyor. Kimi zaman üreticilerin canı yanıyor, yer yer de tüketicilerin cüzdanlarına dadanıyorlar. Piyasalar belirli bir sarsıntıdan sonra toparlanıyor belki, çoğu zaman yaptığı yapanın yanına kâr kalıyor!

Spekülatif haberleri kim ya da kimler yaptırıyor? Cevap net: Fırsatçılar. Çünkü bu işin kazananı onlar; aracılar, fırsatçılar, simsarlar…

Veee… Tabii ki perakende noktaları. Bir elin parmaklarını geçmeyen sayılarıyla milleti hizaya getirmek için el birliği sistemiyle çalışan anlı şanlı indirim marketlerimiz. Malum, okullar açılıyor. İndirim marketlerinde hummalı bir çalışma göze çarpıyor. Raflar yenileniyor, reyonlar cicileşiyor ama fiyat etiketleri çirkinleşiyor… Marketler fiyat güncellemesi mesaisindeler fakat kimsenin sesi çıkmıyor!

Bu gidişle gıda fiyatları daha da artacak gibi görünüyor. Eğer tedbir alınmazsa kasım-aralık aylarında yeni zam dalgaları tüketiciyi bekliyor olacak. Bunu nereden mi anlıyoruz? Piyasadaki savrulmuşluktan, tepkisizlikten, denetim yetersizliğinden, cezaların hâlâ caydırıcı olmaktan uzak oluşundan, yapılacak spekülasyon hazırlıklarından…

Peki, bu türlü eylemlerin zararından nasıl korunacaksın?

Yerli-millî gibi kavramları ağzına sakız edip kulağı üstüne yatan gafillerden uzak duracaksın. Kurtla kuzuyu yiyip çobanla yas tutan hainleri tanıyacaksın. Söylentilerle hareket etmeyeceksin, israftan kaçacaksın, medeni cesaretinin hakkını verecek ve fahiş fiyat simsarlarına hesap soracaksın.

Yaşamak istiyorsan sinmeyeceksin!