Bu hafta başında Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı özellikle gençlerle ilgili işsizlik oranları konunun üzerinde ne kadar durmamız gerektiğini bizlere açıklar niteliktedir.
Köşe yazılarımı takip eden sizler çok iyi bilirsiniz ki gençlerle bir arada olan bir akademisyen olarak onların çekincelerini, amaçlarını, hayata bakışlarını, gelecekle ilgili kaygılarını ve birçok konuyu buradan hep dile getirdim; bundan sonraki süreçte de getirmeye devam edeceğimi belirtmek isterim.
Gençlerin yanında şirketlerin de istihdam edecekleri elemanları bulma konusunda neler yaşadıklarını yaptığımız çalışmalarla dile getirmeye gayret göstererek şirketler tarafında da nelerin yapılması gerektiğini her zaman ifade etmeye özen göstermekteyim.
Bir taraftan genç işsizlerimizin sayısı ve oranı artarken diğer taraftan da işletmelerin bizim insanlarımız arasından çalıştıracak kişi bulamamaları anlaşılır gibi değildir.
Burada konuyu ekonomik, sosyal ve eğitim açısından üç ana başlıkta değerlendirmekte fayda var.
Ekonomik anlamda konumuz gençler olduğu için ve üniversite mezunu gençlerimizin sayısı her geçen gün arttığından dolayı gençlerin yükseköğrenimden mezun olduktan sonra ekonomik anlamdaki beklentileri son derece yüksek olmaktadır.
Gençlerin bu beklentilerinin şirketler tarafından karşılanamaması, onların çalışmamalarına sebep olan en büyük ekonomik etkenlerden biri konumundadır.
Sosyal açıdan baktığımızda özellikle emek yoğun işlerde çalışan gençlerin toplumda yer edinemediklerini düşünmeleri ve daha da önemlisi bu tür işlere mesafeli durmalarından ötürü de sosyal çevre, gençlerin işsiz kalmasındaki bir başka sebep durumundadır.
Eğitim konusuna geldiğimizde de özellikle 4+4+4 diye adlandırdığımız zorunlu eğitim sonrasında 18 veya 19 yaşında liseyi bitiren bir gence “Git kaportacıda çalış veya berberde çalış; berberlik öğren” denilemeyeceği için ağaç yaşken eğilir düsturuyla hareket edemiyoruz.
Gelişmeler bu şekilde giderse yarın arabamızı götüreceğimiz kaportacı bulmakta ya çok zorlanacağız ya da daha önceden bin TL’ye yaptırdığımız kaporta işimizi belki 10 bin TL’ye yaptıramayacağız bile.
Evde bozulan musluğumuzu değiştirmesi için de çağıracağımız bir tesisatçı belki bulamayacağız veya çok daha fazla bedeller ödeyerek işimizi yaptırabileceğiz.
Açıklanan verilere baktığımızda da rakamlar bu durumu gözler önüne sermektedir.
2023 yılı ortalamasına göre 15 yaş ile 24 yaş arasındaki gençlerin işsizlik oranı yüzde 22,4; toplamda bu yaş grubunda 11,8 milyon gencimiz bulunmakta ve bunların 2,7 milyonu ne eğitim görmekte ne de çalışır durumdadır.
Bu 2,7 milyonun yaklaşık 1,3 milyonu ise üniversite mezunu olan gençlerin oluşturduğu grubu ifade etmektedir.
Buradaki 1,3 milyon üniversite mezunu gencin yaklaşık 400 bini yani yüzde 29,2’si işsizdir ki bu çok ama çok yüksek bir orandır.
Burada NENİ (Ne Eğitimde Ne İstihdamda) oranı olarak açıklanan yani eğitimde veya istihdamda olmayan gençlerin söz konusu yaş ve cinsiyet grubundaki paylarını gösteren bir ölçütteki genç sayımız 2,7 milyondur.
2,7 milyonun yaklaşık 1 milyonu erkek, kalan 1,7 milyonu ise kadın gençlerden oluşmaktadır. Bu anlamda gençler arasında, kadınlardaki işsizliğin daha çok olduğunu söyleyebiliriz.
Sayıların azaltılması için daha önceki yazılarımda da belirtiğim önerilerin hızlıca hayata geçirilerek uygulanması ekonomik, sosyal ve eğitim alanlarında hayati öneme haizdir.