Halkımızın gündeminde çocuklarımızın aldığı karneler, yaz tatiline giriş ve bayram sevinci var.
Liseye giriş sınavı ve ardından yaşanan üniversiteye giriş sınavıyla birlikte bir senelik sınav telaşı da son buldu.
Çocuklarımız için yaz tatilini verimli geçirmenin araştırmalarını yaparken bir taraftan da her şey buruk ve heyecansız yaşanıyor.
Gazze’den gelen her görüntüyle biraz daha yaşlanıyor ve âdeta damarlarımızdan ruhumuz çekiliyor.
Gazze’de ne okula giden çocuk var ne okulundan mezun olan bir genç; ne kurulan bir çarşı var ne de kurbanlık telaşında bir halk…
Gazze’de 625 bin öğrenci bir yıldır eğitim hakkından mahrum bırakılıyor.
Soykırımcı İsrail, son bir yılda 7 bin 30 öğrenciyi katletti.
Yazımı yazarken son izlediğim görüntüler gözümün önünden film şeridi gibi akıyor.
Evi bombalanan bir aile, dumanlar içinde odalarının yıkık duvarından dışarı çıkmaya çalışıyor. Baba ve çocuklar çıkmış, anneye yardım ediyorlar. Anneye bakıyorum; diğer tüm Gazzeli anneler gibi tesettürlü.
Ya Rabbi! Bu nasıl bir hâletiruhiyedir, bu nasıl bir duruştur? Kıyametin içinde takvalıklarından bir zerre taviz vermiyorlar. Anne, bilindik Gazze’ye özgün tesettür örtüsünün içinde kurtarılıyor.
Bir röportajda izlemiştim. Filistinli kadınlar, evlerinin her an bombalanma ihtimaline karşın evde de tesettürlü olarak yaşamlarını sürdürüyorlarmış.
Geçtiğimiz günlerde Şifa Hastanesi’nin doktorlarından Fadia Malhis’i televizyon programımda ağırladım. Doktor Hanım, Gazze halkının hem mesleki eğitime hem de İslami eğitime azami derecede önem verdiğini anlattı. “Gazze’de her evde bir hafız vardır” diyen Fadia Hanım, dinî motivasyonlarının yüksek oluşuyla ayakta kalabildiklerini ifade etti.
Düşünün; bu insanlar sekiz aydır ne yaşıyor?
Her şeyleri ellerinden alınan bu direngen insanlar tüm zorluklar karşısında yine “hasbünallahü ve ni’me’l vekil” diyerek Rablerine sığınıyor. İşte siyonizmi çıldırtan direnişin temel dinamiği bu sözlerde gizli!
Vekil olarak Allah’ı tutan Müslüman, iradesini yaratılmışların otoritesine asla teslim etmez. Siyonistlerin çözemedikleri Gazze düğümündeki sır burada gizli.
İsrail, Filistinlinin evini, iş yerini, arabasını, organını, derisini hatta canını aldı ama yüreğindeki imanını söküp alabilir mi?
İşte tüm teknolojilerin, tüm materyalist iddiaların sınıfta kaldığı soru bu!
Katıksız imanın nasıl bir şey olduğunu tüm dünyaya gösteren Gazzelilerin yaşadıkları, çok derin hikmetler ve ibretler taşımakta.
Büyük hikâyede olan, olacak.
Peki biz ne yaptık?
Yapabildiğimiz hâlde yaptık mı?
Değilse gaflete sürüklenenlerden mi olduk?
İşte sınav buradan yazılacak.
Yarın tüm İslam âlemi bayram sabahına uyanacak.
Arap coğrafyasındaki liderler yine yüzsüz ve arsız davranacaklar. Hiçbir şey yokmuş gibi mesaj paylaşacaklar.
Oysa ne Filistinliler ne de biz unutmayacağız yaşananları.
İsrail katilinin yaptıklarını da sözde Müslüman liderlerin yapmadıklarını da not ediyoruz.
Batı’nın kulu olanlar, onlarla haşr olsun. (Amin)
Hacılar Mekke’de çok özel zamanlar yaşarken benim de duam böyle…