10 Nisan Pazar günü düzenlenen 2022 Fransa Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nin ilk turunda Fransızlar favori adaylarına oy vermek için sandığa gittiler. 5 yıl önceki 2017 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ilk turun kazananları, merkezdeki Yürüyüş Hareketi lideri Emmanuel Macron ile aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisi lideri Marine Le Pen olmuş, ikinci turu ise Macron kazanarak cumhurbaşkanı seçilmişti. 2017 yılında Macron ve Le Pen karşı karşıya geldiklerinde, halk Fransızca bir tabir olan “veba ve kolera arasında tercih yapmak zorundayız” şeklinde bir yorum yapmıştı. Macron, radikal fikirlere sahip olan aşırı sağın iktidara gelmemesi için “alternatifsizlikten” başa geçmişti.
2017 seçimlerinden 5 yıl sonra ise sanki ülkede hiçbir olay yaşanmamış gibi ilk turda sandıktan yine aynı sonuçlar çıktı. Halbuki 7 Nisan günü gerçekleştirilen bir ankette Fransızların yüzde 66’sının yeni bir cumhurbaşkanı istediği ortaya çıkmıştı.
Peki nasıl oluyor da Macron ülkeyi sarsan Sarı Yeleklilerin yıllar süren hükümet karşıtı gösterileri, aşı karşıtlarının eylemleri, terör saldırıları sonucu Müslümanları hedef alan ve dünyanın tepkisini çekmiş kararlardan sonra bu sefer bir de oylarını arttırarak bu seçimlerin ilk turunun galibi oldu?
Aslında ilk turun en önemli sonucu, seçimlerde oy kullanmayanların sayısının (yaklaşık 12,7 milyon) Macron’a oy verenlerden (yaklaşık 10 milyon) daha yüksek olmasıydı. Bu durum, ülkede “çekimserlik ülkenin en büyük partisini oluşturuyor” tarzında yorumlara sebep oluyor. Seçmenlerin neden oy kullanmayı reddettiklerine gelince, çoğu kendisini temsil eden bir adayın olmadığını düşünüyor. Ayrıca oy kullanmayarak başta Macron olmak üzere mevcut adaylara “tepki”lerini de göstermek istiyorlar. Ancak tabii ki bu tepki hareketinin en büyük kazananı, 5 yıl önceye göre oylarını arttıran Macron ve Le Pen oldu.
Seçimlerin bir diğer önemli sonucu ise, geleneneksel partilerin yaşadığı büyük yıkım oldu. Merkez sağdaki Cumhuriyetçiler Partisi’nin adayı Ile-de-France Bölge Başkanı Valérie Pécresse (%4,7) ile Sosyalist Parti’nin adayı Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo’nun (%1,7) elde ettikleri toplam oy yüzde 6’yı zor geçti. Seçimlerde yüzde 5 barajına ulaşamayan adayların seçim harcamalarının sadece bir kısmını devletin karşıladığını, kalan kısmını ise adayların kişisel olarak üstlenmesi gerektiğini hatırlatalım. Hal böyleyken Fransa’nın en büyük iki partisinin adayları, seçmenlerine “bağış çağrısında” bulunmaya başladılar.
Bu arada Anne Hidalgo’nun Ekrem İmamoğlu ile kurduğu iyi ilişkileri ve Fransa’da onun da bu seçimlerin galibi olabileceğini söyleyenlerin ne kadar çok olduğunu söylemekte fayda var. Hidalgo’nun Sosyalist Parti’yi yıkıma götüren bu oy oranı aslında Paris’te sergilediği başarısız belediyecilikle doğrudan ilişkili. Peki Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olursa İstanbul’da tepki toplayan Ekrem İmamoğlu da Anne Hidalgo ile aynı kaderi paylaşır mı?
Seçimlerin ikinci turu 24 Nisan Pazar günü düzenlenecek. Toplam oyların yüzde 33’ünü kazanmış aşırı sağ, ülkede hiç olmadığı kadar güçlü. Buna rağmen Macron ikinci turu da kazanırsa 20 yılda ikinci dönem Cumhurbaşkanı seçilen ilk lider olacak. 2017 yılında olduğu gibi ilk turu kaybetmiş adayların büyük çoğunluğu seçmenlerini Macron’a oy vermeye davet etti. Vatandaşların bir kısmı ise çaresiz kaldığını ve sırf Macron iktidardan gitsin diye “Le Pen’e oy vermeye bile razı olduğunu” söylüyor.
Özetle Fransa’da seçimlerin ilk turunun olduğu gibi ikinci turunun da galibi “tepki” olacak.