Faiz veya diğer adıyla riba bireyleri, toplumu, ekonomiyi ve sosyal hayatı olumsuz anlamda derinden etkileyen, Kur’an-ı Kerim de 7 ayetle yasaklanan, Efendimiz’in (sas) birçok hadisi şeriflerinde insanların uzak durması gerektiğini ifade buyurdukları illetin kendisidir.
İnsanlık tarihi boyunca ekonomik yapıyı sarsarak kişilerin birbirlerine olan güven duygularını silmeye sebep olan bir olgu olarak karşımıza çıkmıştır.
Faiz insanda maddiyatın ön plana çıkmasına, karamsarlık ve stres düzeyinin yükselmesine, dayanışma ile yardım duygularının körleşmesine, motivasyonun azalmasına, insanları çalışmamaya, atalete, israf ve hazırcılığa yöneltmeye ve şefkatin yanında merhametle olaylara yaklaşmanın yok olmasına vesile olmaktadır.
Maalesef ekonomik hayata baktığımızda birçok iş insanının faizsiz bir ekonomik düzen mümkün müdür? Sorularıyla karşılaşılıyor bu anlamda duruşu sağlam olan ilim adamlarının pek tabii ki mümkün olduğu cevabının çok önemli olduğuna dikkat çekmek istiyorum.
Öncelikle şunun bilinmesi gerekir ki insana şah damarından daha yakın olan Allah (cc) faizsiz bir düzen mümkün olmasaydı faizi haram kılar mıydı? Pek tabii ki de haram kılmazdı. Dolayısıyla insan hayatının her safhasında faizsiz bir nizam mümkündür.
Peki bu düzeni kurabilmek için ne yapmak gerekir? Birinci olarak faizli işlem yapmamanın, faize bulaşmamanın imani bir mesele olduğunu kabul etmek gerekir. Çünkü faiz zulüm ve haksızlığın ön planda olduğu nefislerin açığa çıktığı bir konudur.
Allah (cc) Müslüman iş insanına neden bu kadar cironu yükselttin, neden bu kadar şube açtın veya neden bu kadar üretim yaptın diye sormayacak. Sadece ve sadece tüm ekonomik faaliyetlerini yerine getirirken benim emir ve yasaklarıma ne kadar uydun diye soracak.
Faiz bu anlamda ekonomiye toplamda bir katkı sağlamaz tam tersine ekonomiye yük getirerek zarar verir.
Çünkü Allah (cc) alışverişi helal, faizi ise haram kılmıştır. Efendimiz (sas) ise faizi yiyene, yedirene, katibine ve şahitlerine de lanet etmiştir.
Faizin olmayacağı bir düzenin dolayısıyla da faizin alışveriş ve zekat olmak üzere iki önemli alternatifi bulunmaktadır.
Faiz muhtaç olanların mallarını haksız yollarla zengin lehine oluşan geçici ve yanıltıcı bir fazlalık olduğu için parasal anlamda mutlak bir artışı ifade etmez.
Toplumsal bir yaklaşım olarak faizden kurtulabilmek için zekatın hızlı bir şekilde toplum hayatının içerisine dahil edilmesi gerekmektedir.
Zekâtın servet dağılımı oluşturabilmesi yönüyle ekonomiye canlılık ile artış getirmesinin yanında kişilerin ekonomik refah seviyelerini ciddi anlamda yükselttiği açık bir gerçekliktir.
Bizler Müslüman olarak elimizdeki imkânların paylaşıldıkça çoğalacağına inanan bir ahiret inancına sahip insanlarız. Bu yüzden inancımızı hayatımıza tatbik etmek durumundayız.
Bu anlamda faizsiz ekonomik düzen veya faizsiz finansal piyasalarda neler olacaktır?
· Piyasa istikrarı bozulmayacak,
· Yatırımların sayısı ve büyüklüğü büyük oranlarda artacak,
· Bu artışla birlikte çalışacak insana olan ihtiyaç büyüyecek ve bu sebepten ötürü de istihdam artacak,
· Ekonomik büyümenin önündeki en büyük engel kalkarak ekonomik büyüme sağlanacak ve finansal piyasalarda altın, gümüş, kıymetli maden veya herhangi bir ürüne dayalı borçlanma yöntemleri ortaya çıkmaya başlayacaktır.
İslam da kazanç emek ve alın terinin birleşiminden oluştuğu için faize karşı bir diğer önemli panzehir de üretimdir.
Faizsiz ortamda yatırım yatırımın olduğu ortamda da üretim olacaktır. Türkiye ve dünya ekonomisinin de kurtuluşu faizin olmadığı yeni bir ekonomik düzendir.