Yarın Merkez Bankası Para Politikası Kurulu yeni faiz oranını saat 14:00 itibarıyla açıklamış olacak.
Piyasadaki bekleyiş faiz artırımının devam edeceği yönünde fakat artışın hangi seviyede olacağıyla ilgili 250 baz puan ile 500 baz puan arasında bir beklenti söz konusu.
Beklentinin bu kadar geniş bir bantta olmasının birçok sebebi bulunmakla birlikte parasal sıkılaştırmanın hangi boyutta devam edeceği noktasında kesin bir verinin olmaması da bu duruma sebep olmaktadır.
Benim beklentim yarın 500 baz puanlık bir faiz artışı olacağı yönündedir.
Merkez Bankası bu ay da geçtiğimiz toplantıda olduğu gibi 500 baz puanlık artış yaparak politika faizini yüzde 30’dan yüzde 35 seviyelerine çıkararak parasal sıkılaştırmaya aynı kararlılıkla devam edeceğini deklare edecektir.
Fakat kasım ayı ile beraber gerek uluslararası piyasaların gerekse de iç piyasadaki faiz artışının nasıl karşılandığıyla ilgili veriler elde edildikten sonra faiz artışlarındaki hız biraz olsun kesilebilir.
Pandemi ile başlayan ekonomik kriz süreci Rusya-Ukrayna savaşı ile devam etmiştir.
Bu sürece dünya piyasalarındaki dalgalanmalara ilaveten ülkemizde yaşanan 6 Şubat depremleri de eklenmiştir.
Son iki haftadır da yüreğimizi en derin yerinden sızlatan ve insanlığımızdan utandığımız, Filistinli kardeşlerimizin uğradığı insanlık dışı muamelelerle siyonist İsrail’in uyguladığı; sözde dünya devletlerinin ise izlemekle yetindiği katliam sonucunda beliren Orta Doğu’daki çatışma ortamı ve tüm bu gelişmeler ekonomiye olumsuz etki yapmaya devam etmektedir.
Söz konusu olumsuz etkiler; enflasyonun yükselmesi, tedarik süreçlerinde yaşanan problemler ve siyasi anlamda ortaya çıkan istikrarsızlık olarak gerek Türkiye’de gerekse de diğer dünya ülkelerinde kendisini göstermiştir.
Enflasyon mücadelemizde kullanacağımız tek argüman faiz olmamalı; piyasada bu anlamda kullanabileceğimiz tüm araçları yer ve zaman uyguluğuna göre devreye sokmalıyız.
Nasıl ki yeniliklere ayak uyduramayan şirketler birer birer yok olup gidiyorsa aynı şekilde enflasyonla mücadele konusunda dünya ülkelerinin kullandığı yöntem ve araçları kullanmayan ülkeler de hem bu mücadeleyi kaybedecek hem de vatandaşlarına çok büyük bedeller ödetecektir.
Merkez Bankası bu anlamda alacağı faiz kararını ne kadar uyumlu ve kararlı bir şekilde uygularsa o derece başarılı olup gerçekleştirdiği politikaların da akılcılığını piyasalara anlatmış olacaktır.
Özellikle bizi direkt olarak ilgilendiren Filistinli kardeşlerimizin uğradığı zulüm ortamında Merkez Bankasının alacağı faiz kararı bir kat daha önemli hâle gelmektedir.
Belki de yarınki toplantı sonrasında açıklanacak faiz kararı, bundan önceki faiz artırımlarına benzemeyecektir.
Gelecek vadeden bir şirket için nasıl ki müşteri odaklı yaklaşım son derece önemli ise parasal sıkılaştırmayı sürdürecek olan Merkez Bankasının da sağlam adımlarla yoluna devam etmesi için alacağı faiz kararı büyük önem arz etmektedir.
Her zaman bilim ve akılla hareket eden merkez bankaları, ülkelerinde önce finansal istikrara odaklanmışlardır. Finansal denge ve istikrarı yakalayan ülkelerin de güçlü bir ekonomi ile yollarına devam ettiği kabul edilen bir realitedir.