Bir bilim olarak ‘’tarih’’ acımasızdır. Kulağına ne geldiyse bizlerle paylaşır. Okur, şaşar, kızar ve ancak en nihayetinde ders almak yerine sınıfsal-kesimsel çıkarlarımızı korumak adına bir şekilde ondan faydalanarak iktidar devşirmek ya da devşirenlerin organizasyonuyla beraber olmak daha ‘’reel’’ gelir insanoğluna. Özellikle İslam dünyasında bu durum çok daha belirgindir bugünlerde. Yaklaşık olarak 1380 sene önce vuku bulmuş elem verici bir hadisenin sonuçlarını, iktidar sevdası adına ‘’din’’ haline getirmeyi becerenler, bu işi öylesine mahirce yapmışlar ki, Hz. Hüseyin’in şehadetinden sorumlu olduklarını varsaydıkları kendileri gibi algılara sahip olmayan tüm kesimlerden o tarihsel büyük acı nedeniyle bugün hesap sormak isteyen binlerce yiğit var maşallah. Bu inançlar üzerinden iktidar kotaran devletlüler de bu düşmanlığı ve ayrışımı dünya saltanatı adına canlı tutmak konusunda oldukça ustalar.

Bunun yanı sıra bu gruplarla hiç konuşup tartışmadan, aslında inançlarının bir gereği olarak yapmaları gereken tebliğ-doğruya çağırma- faaliyetinde bulunmadan ‘’Rafızi mürteddir. Kanı, canı, malı, ehli helaldir’’ diyen bir başka güruh da var. Yani Şia ve Heterodoks diğer İslam yorumları toptan yok edilmedir diyen.

Kim, kimi, neden ve hangi hukuka dayanarak yok edecektir?

İslam dünyasında bundan uzun yıllar önce Hz. Peygamberin sevgili torununun kanı akıtıldı ve yol açtığı sorunlara bakınız. Kan ve şiddet gösterisi insan ve kitle psikolojisinin bir sonucu olarak sürekli mukabiline sebep olacaktır. O halde vasat ümmet olmayı nasıl başaracağız? Hz. Rasulullah’ın insanlığa ulaştırdığı din bu olabilir mi!

Bunca gürültü patırtı içinde ve ölümcül kan revan gölgesinde bu problemlere bir çözüm bulmak mümkün müdür? Pek kötümser sayılmam genelde, ancak bu kısa vadede pek kolay görünmüyor. Maşallah tüm mezhep militanlarının hepsinin elinde bir dünya delil var, kendi kabul ve hırslarına dayalı yetenekleriyle yorumladıkları. Hepsi esir, hepsi köle aslında ve birbirlerini yemeyi bir marifet bellemişler. Uzunca zamandır bünyelerini saran derin yoksunluk ve aşağılanmışlıklarının hıncını yüzyıllar öncesinin acı olaylarının hesaplarını öne sürerek birbirlerinden almak isteyen bir ezikler çatışması, belki de büyük güçlerle savaşmaktan daha risksiz gördüklerindendir. Emperyalizm, Batı, Haçlı vs. Başka hiçbir şeye ihtiyacımız yok kendi kendimizi tüketmek için. Nasıl bir aymazlıktır ki, güya Şii’si ve güya Sünni’si bu kavgayı sürdürmek için emperyal güçlerin silah teknolojisine mahkûm her şeyden önce. Yani bu kavga dahi onların kendi başlarına, İslam düşmanlarından bağımsız yürütebilecekleri bir çarpışma da değil.

Biraz hani gezip görmüşlüğü, eh biraz da okumuşluğu olan Müslüman bir birey olarak endişem, İslam dünyasının böylesi karmaşık ve hukuksuz şiddet sever bir görüntü çizmeye devam etmesi durumunda, yeryüzünde gerçeği arayan birçok temiz fıtratlı insanı daha çok din dışılığa, laisizme ve daha da ötesinde agnostisizm ve ateizme itebilme riskidir, 7 milyarlık insanlık alemi İslam ve Müslüman dendiğinde zihninde hangi imgelerle bu kavramları kodlayacaktır? Aslında soru tam olarak budur.

İktidar aygıtının oyuncağı haline gelen inanç yapıları ya da bir inanç üzerinden güç elde eden siyasi her organ eninde sonunda kendi hegomonyasını koruyabilmek için İslam’ın asla tasvip etmeyeceği davranış formları sergileyebiliyorlar. Müslümanların kendi aralarındaki anlamsız mezhep- aslında güç- savaşları nedeniyle bir tek insan evladı dahi İslam’dan soğursa, bunun vebali tüm ümmete yeter… Mesele budur!

Selam ve duayla…