Kılıçdaroğlu öyle yapar; titrek, ne dediğini bilmeyen ve cümlenin ortasında söylemek istediği şeyi değiştirip başladığı cümleyi bitiremeyen bir konuşma tarzıyla her köşeye sıkıştığında Erdoğan’a sataşarak kurtarır paçayı.

Mesela Netanyahu için işler iyi durumda değil. Kendi hakkında soruşturma var, ailesi hakkında soruşturmalar var, partisi iyi değil oy kaybediyor. Tel Aviv’de protesto sesleri gelmeye başladı. Ne yapmak lazım? “Erdoğan’a sataşır durumu idare ederiz” diyor, öyle de oluyor.

Sırada Macron var. Macron için de işler gerçekten iyi değil. Çin’e doğru giden yerli ve yabancı sermaye, Fransız ekonomisini giderek daha da zora sokuyor. Eskiye göre gerileyen koloni vergileri de azalınca sömürgeci şımarıklar sokağa bile çıktı. Bu durumda son günlerde ABD tarafından gelen “Çekiliyoruz” mesajıyla Fransa için alan açılmış oldu. Macron için bu bir fırsat. PKK’nın ABD sivil kamuoyunda karşılığı yok, istediğiniz kadar DAEŞ, özgürlük, gerilla vs. ne masal anlatırsa anlatsınlar Amerikalılar üzerinde işe yaramdı. Olmadı tutmadı. Ama Fransa’da PKK’nın cici annesi Madam Mitterand hortlak olarak hâlâ sokaklarda dolaşıyor. Fransız şarkiyatçılığı içinde Kürtler, “Alınıp satılabilecek ucuz asker” olarak tanımlanmıştır. Fransız entelijansiyası PKK’yı bilir ve sever. Bu sevginin üzerine Erdoğan nefretini de eklerse Macron, bütün kötü işlerin üzerini örtecek yeni bir propaganda alanı tanımlamış olacak. Macron 9 Ocak tarihinde, “Suriye’ye gidiyoruz ey Fransızlar, sızlanmayı bırakın, orada bizim için savaşacak PKK’lı gerillaların yanına gidiyoruz, ABD’nin boşalttığı alana yerleşip PKK’yı alırız, onlar da hepimizin nefret ettiği Erdoğan’ı döverler” diye bir konuşma yapar.  

Elbette 9 Ocak’tan sonra Macron’un yapması beklenen konuşmanın Türkçe tercümesi tam böyle olmayacak ama anlamı kesin olarak böyle olacak. Macron için işler kötüye gidiyor. PKK dostluğu ve Erdoğan düşmanlığı ona vakit ve para kazandırabilir.