Bir siyasetçiyi eleştirmek, desteklememek, yaptıklarına karşı olmak, yapmaya niyetlendiklerini “yapamasın” diye karşı mücadele vermek olağan; hatta lazım olan bir şeydir. Seversiniz sevmezsiniz demokrasi denilen şeyin temel dinamiği bu. Bundan şikâyet etmeye başlamak siyasetçinin yorulduğunun, siyaset hayatının bitmeye yaklaştığının alametidir. Her siyasetçinin baş etmesi gereken, mesleğinin doğal parçası olan bir şeydir bu ve siyasetçiler bundan şikâyet edemezler, etmezler…
Erdoğan’a karşı yürütülen kampanyaların odağında bu türden bir siyasi karşı geliş yok. Muhalefet yerine, daha çok nefret var ve karşısında olanlar büyük çoğunlukla nefret ve intikam gibi yıkıcı etkisi olan büyük duygular etrafında toplanıyorlar. Kitle halinde nefret seansları düzenleyen distopik çeteler gibi davranan HDP-CHP-İP bileşenleri kendileri haricinde herkese korku yayıyorlar. Bu yazının konusu değil ama hesap edemedikleri şey ise bu nefret gecelerinden yaydıkları korku, öte yandan Erdoğan etrafında meydana gelen kenetlenmenin tutucu unsurlarından biridir de…
Bu kitle halinde nefretin sosyolojik mekanizması incelendiğinde ilk olarak ve en fazla gözümüze çarpan şey, istismar fırsatlarını koruma refleksidir. Suistimalden geçinen herkes, en çok gayret edenlerden nefret eder. Gayret eden birisi istismarcıların ekmeğine kan doğrar. Yara orada duracak ki ondan akan kandan beslenebilsinler. Yaradan geçinen adam, doktorlardan ve doktorluğa niyet edenlerden nefret eder; çünkü mesele ekmek meselesidir.
Çevre meselesinde mesela… Erdoğan adımlar atan gayret eden biri. Vatandaşın bir kesiminden tepki alacağını bile bile plastik poşet meselesinde ciddi adımlar atıldı. Amerika’dan ve beslemelerinden tepki geleceğini bile bile kenevir meselesinde adımlar atıyor. Yenilenebilir enerji yatırımları, nükleer santraller derken onlarca konuda büyük adımlar atılıyor. Meseleler, ama yavaş, ama hızlı çözülme yoluna giriyor. İşte çevre meselesinde terane okuyup geçinen herkesin açığa düştüğü yer burası; ekmek gidiyor ellerinden. Filistin meselesi, işçi hakları, insan hakları, eğitim, kadınlar derken her konuda nefret edilmesinin sebebi suistimallerden geçinenlerin pazar paylarının küçülmesi.
Yapmayacaksın, gayret etmeyeceksin sadece konuşacaksın. Konuşmak derken ağlayacaksın, şikâyet edeceksin. Gayret edersen düşman ilan edilirsin; çünkü gayret homurdanma fırsatını öldürür. Yeise kapılacaksın, çaresiz ve kötü hissedeceksin; çünkü gayret edersen umut olur ve umut varsa suistimal yoktur. Gayret eden adamdan nefret ediyorlar…