Bombalanan bir şehirde her an ölümü beklerken sahuru beklemek. Bir bardak temiz su, bir lokma gıdaya ulaşamadan sahur yapmak. Yıkılmış mabetlerden ezan sesini işitmeden ibadet etmek. ABD bombalarıyla yıkılan evinin enkazından çıkardığı küçük çocuğunun naaşını koyduğu kanlı beton duvar üzerine koyduğu birkaç kuru ekmek parçası ile iftarı beklemek. Bir insanın yaşayabileceği daha ağır bir yük ve acı var mıdır yeryüzünde? Bu kısacık anlatının en acıklı hakikati 7 Ekim 2023 tarihinden beri Gazze’de hane vasfını kaybetmiş her ev ve ailede yaşanıyor. Siyonist pilotun bombalarıyla parçalanmış insan bedenlerinden kopan parçaların toplandığı enkazda bir sahur ve iftar vaktini hayal edin. Bir yıl önceki Ramazan ayında aile fertlerinin her biriyle gülerek ve ezan sesini bekleyerek yapılan iftarları düşünün. O aileden tek başına kalakalan bir anne hayal edin. Yeryüzünde bu acının niteliğini anlatabilecek bir kelime var mı?
Büyümek ve oruç tutmak için vakte ayarlı zamanları gözetleyen bir çocuk düşünün. Filistin topraklarında, Gazze’de çocuklar büyür mü? Çocuklardan, annelerden korkanların öldürmede ittifak ettikleri topraklarda bu mümkün mü? Büyüyen çocukların Musa peygamber ile yolculuğa çıkıp ihanet edenlerin ihanetine tanıklığından korkanlar buna izin verir mi? İlahi buyruk yerine arkaik mit ve efsaneleri inanç olarak yaşayanların farklı inanç sahiplerine güvenmeleri mümkün mü? Siyonistlerin sokakta rastgele açtıkları ateş sonucu babası birkaç yıl önce şehit olan Ammar, ilk sahurunu annesiyle yaptıktan hemen sonra evlerine bırakılan bomba ile ağır yaralanır ve bölgedeki Kudüs Hastanesi’ne kaldırılırken ambulansa isabet eden bomba ile şehit olur. İlk iftarı yapamayan kaç çocuk var, yeryüzünde? Yeryüzünde, yeryüzünden habersiz yaşayarak oruç tutmanın sadece “aç kalmak” olduğunun şuuruna varmak vaktidir.
Ve ekranlarda, yaşanan insanlık onurunu yerle bir eden şu sahneyi canlandırın zihninizin bir yerinde. Komşu bir ülkeden kalkan ABD kargo uçakları ile insanların üzerine bırakılan gıda paketlerinden bir tanesini oruçlu genç bir kızın aldığını, ailesini birkaç gün önceki bombardımanda yitirdiği enkaza döndüğünü ve güneşin battığı anda kardeşinin naaşını en son gördüğü yerdeki beton parçasına yaslanarak iftarı beklediğini hayal edin. Bir ABD savaş uçağıyla bırakılan fosfor bombası ile ABD’nin attığı kumanya ile iftarı bekleyen genç kızın paramparça oluşunu canlandırın zihninizde. Kumanya bırakan kargo uçağı ile masum insanları öldüren uçağın menşei aynı. Ekmek atan uçağı yapan kafa, “insan öldüreni” siyonist İsrail’e bomba yüküyle bağış olarak verdi. Bu mukayese ile ABD’nin insanlık alemindeki niteliğini ve insana verdiği değeri ölçmeye çalışın. Masum insanları öldürmek için kullanılan mühimmatın çok azıyla bütün Filistin ve Gazzeli Müslümanlar bir ay oruç tutabilirdi. Gazze Şeridi’nde ABD kontrolündeki Hıristiyan siyonist birliğinin, siyonist İsrail’le yaptığı ittifak neticesinde bu hafta açıklanan verilerle otuz binden fazla insan katledildi. Şehirlerde duvara benzer bir yükselti kalmadı neredeyse. Ve iddia: “Hamas’ın İsrail’e yönelik tehdidi devam ediyor ve İsrail kendisini koruma hakkını kullanıyor.” ABD mühimmatını kullanan İsrail’in katlettiklerinin üçte ikisi kadın ve çocuk! Silah kullanma becerisinden mahrum insanlar.
**
İnsana insanlık aşısı olan oruç ayında, insanlığın en belirleyici vasfı merhametin yeryüzünden çekildiği vakte erdik. İnanan insanlar vahiy, hakikat ve doğruluk ayı olarak bildikleri oruç ayına evlerini toz, toprak, örümcek ve haşerattan temizleyerek hazırlanırlardı. Ev temizlenir, badanası yapılır misafire hazırlanırdı. Mahalle mescidi temizlenir, halılar gül suyu ile yıkanırdı. O temizlikle ruhun ve zihnin de arınacağına ve doyacağına inanılırdı. Bu inancın tesiriyle insanlar arasında paylaşma, bölüşme ve iyilikte yarışma eylemi başlardı. Dünyanın pek çok yerinde bu telaş devam ediyor.
Bu hikâyeyi Gazze’de, Kudüs’te, Refah’ta hayal edin. Temizlenecek ev ve mescit yok. Birlikte iftar ettiğiniz komşularınız, komşu çocukları da yok! Yiyecek paketleri atan ülkenin bombaları ve uçaklarıyla toplu kıyıma (soykırım) uğratıldılar. Bu büyük vahşetin, soykırımın haklılığını savunan, nedensiz-niçinsiz destekleyen ABD Başkanı; Müslümanların Ramazan orucunu tebrik etti. Kötülük ve alay edercesine atılan yardımlar ile bu tebrik; siyonist bombalarından daha acıtıcı ve onur kırıcı!
Dünya coğrafyasında Müslümanlara karşı ön yargı ve saldırıların devlet erki kullanılarak gerçekleştiği ve her geçen gün derinleştiği zamanlardayız. Çin'deki Uygurlar, Myanmar'daki Arakanlı Müslümanlar, Filistin, Kudüs, Gazze'de silahsız masum insanlar; Fransa'da yaşayan Müslüman mülteciler, Fransız vatandaşı Müslümanlar fobik dürtülerle dışlanmakta ve temel haklarından mahrum bırakılmaktalar. Avrupa’nın pek çok ülkesinde insanların ana dillerini öğrenmeleri engellenmekte; ülkedeki eğitim dilinin yetersiz olduğu iddiasıyla Müslüman çocuklar ara işlerde istihdam edilmek üzere “meslek eğitimine” yönlendirilmektedir. Yeryüzünün mağdur ve masum insanlarına yönelik ayrımcılık ve ötekileştirmeden beslenen siyonist Hıristiyanlık (Evanjelizm) ve siyonizm, soykırımda ittifak ederek Gazze’ye ölüm olup yağıyor. ABD ve İngiltere de uçak gemileriyle Akdeniz’de nöbet tutuyor.
Bugün iftar sofrasında Gazze var mı?