Hükûmetimiz sokaklarımızı “işgal” eden başıboş sokak köpekleriyle ilgili geç kalmış bir yasal düzenleme yapmaya çalışıyor.

Cumhur İttifakı’nı oluşturan partiler, sorunun çözümü için kısırlaştırma, barınaklarda toplama, sahiplendirme ve uyutma gibi farklı seçeneklerle yasal bir düzenleme yapmak istiyor.

İnsanlarımızın sağlığını ve canını tehdit eden bir konuda bile muhalefet, sorunu “tamamen” çözecek bir öneri sunmadan yapılacak düzenlemeye karşı çıkıyor.

Her gün sokaklarda yaşlıların ve özellikle de çocukların başıboş sokak köpeklerinin saldırısına uğradığı haberlerini okuyoruz.

Yasal düzenleme yapılsa bile kimine göre beş, kimine göre 10 milyon olan başıboş sokak köpekleri sorununu hemen çözmek mümkün görünmüyor.

Ancak yasal düzenleme bu tehlikenin ortadan kaldırılması için yeterli olacaktır. Türkiye’deki sorunun çözümü için ufukta bir umut ışığı belirdi. Peki Gazze’de kuduz köpeklerin kadınları, çocukları, yaşlıları; okullarda, camilerde, hastanelerde, çadırlarda uyurken parçalaması sorununu kim, nasıl çözecek?

Türkiye’deki sorun yasal düzenleme olmadığı için bugüne kadar çözülememişti. Oysa Gazze’de on binlerce çocuk ve kadını katledip soykırım yapan kuduz köpekleri durduracak onlarca uluslararası kurum ve yasal düzenleme var!

GAZZE’DEKİ “SOYKIRIMCI” KÖPEK SORUNU NASIL ÇÖZÜLECEK?

Devletler; BM, Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni neden kurdular? Bu kurumlara neden üye oldular?

Devletler; BM Anlaşması’nı, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni, Soykırım Önleme Sözleşmesi’ni neden imzaladılar?

Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni neden kurdular? Bu kurumlara neden üye oldular, bağlayıcı kuralları olan anlaşmalara neden imza attılar?

Kurulan tüm uluslararası kurumlar ve yapılan tüm uluslararası hukuk sözleşmeleri kuduz köpeklerin insanlara “soykırım” yapmasını engellemek, yapanları da cezalandırmak içindi!

Buna rağmen 1948’den beri Filistin’e musallat olan kuduz “siyonist” köpek, tüm uluslararası kurumların ve uluslararası hukukun varlığını fiilen yok etmiştir.

7 Ekim’den bu yana Gazze’de yaptığı “soykırıma” karşı çıkan uluslararası kurum ve temsilcilerini dünyanın gözü önünde yok etmeye çalışıyor.

BM’nin aldığı hiçbir karara uymayan, Evrensel İnsan Hakları Belgesi’ni ayaklar altına almış bu kuduz köpeğin yeni hedefi ayakta kalmaya direnen Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi.

Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Karim Khan, uluslararası kurum ve uluslararası hukukun bu kuduz köpeğin elinde nasıl can çekiştiğini şu sözlerle dünyaya ilan etti: “Devletler harekete geçmezse bunun çok büyük sonuçları olur. UCM onların çocuğu. Ben sadece dadıyım ya da işe alınan yardımcıyım. Bu çocuğa bakmak ya da onun terk edilmesinden sorumlu olmak arasında seçim yapma hakları var.”

Besledikleri kuduz köpeğin Gazze’de çocukları parçalamasını seyreden Batılı ülkeler, bakalım çocukları UAD ve UCM’yi “siyonist” köpeklerin parçalamasına izin verecekler mi?

Peki insanlığa, uluslararası kurumlara, uluslararası hukuka, Filistin’e ve Gazzelilere musallat olmuş bu kuduz köpek sorununu kim, nasıl çözecek?

Kimin nasıl çözeceğini bilemiyorum ama bildiğim bir şey var; o da bu kuduz köpek itlaf edilmeden Filistin’e de dünyaya da huzur gelmez!