İçinde bulunulan berbat hale sadece dil ucu ile itiraz cümleleri kurmak meseleyi çözmüyor.  “Bal” demekle ağız tatlanmazmış. Yıllardır bin bir bahanenin arkasına saklanarak utangaç itiraz ve temenninin ötesine geçmeyen “klişe” laflar hala revaçta.80 öncesinde duvarlarda yazmadık yer bırakmadık “Şeriat gelecek, zulüm bitecek!”, “İran- Pakistan, Afganistan-Türkiye”, “Sıra sende Müslüman” vs. vs.

Yeryüzünde farklı savaşlar devam ediyor. Herkes kendi savaşını veriyor. Kimi güç, kimi toprak, kimi menfaat, kimi vesayet, kimi makam, kimi özgürlük, kimi de sadece hayatta kalma savaşı veriyor.

Bir derdi olmalı değil miydi insanın? Belki suya sabuna, etliye, sütlüye karışmamak da bir tercih ama zihni alev alev yananlar “Adam sen de, aldırma da geç git” veya “Sana mı kaldı kurulu düzeni değiştirmek. Böyle gelmiş böyle gider” diyemiyor/dememeli işte.

Dünya meselelerine azıcık kafa yorduğunuzda “Bu konulara fazla kafanı yorma: tozutursun” diyeni mi ararsın yoksa “Kıl beşini tut işini, öyle derinlere dalma: boğulursun” diyeni mi? Milletin ağzı torba değil ki, büzesin. Kapanmayınca da hesapsız kitapsız her bildiğini söylüyor. İnançmış, idealmiş, davaymış… Bunlar karın doyurmuyormuş. Bu devirde en ideal yapılacak şey sigortalı bir işe girip sabah 9 akşam 5 çalışıp dört gözle emeklilik yolu gözlemekmiş.

Geçen hafta Şam’da “I loveDamascus” (Şam’ı Seviyorum) adlı bir etkinlikte yüzlerce genç bir maratonun ardından konserde dans etmişlerdi. Yetmedi Suriye’nin başkenti Şam’da bir dans festivali düzenlenmesi kararı alınmış

Mahalle/Suriye yanıyor ve bazı beyaz Suriyeliler saçlarını tarıyor (daha doğrusu tüm dünya). Bu cümlenin daha argosu literatürde var ama bu satırlara koymaya gerek yok.

Bir yandan Muharrem ayında Hz. Hüseyin ve mazlumlar için gözyaşı döküp kendilerini paralayanlar 21. yüzyılda zalim Esed’e fiili destek vererek yeni bir Kerbela’ya katkı sağlıyorlar. Sözde Müslüman dünyası kendi aralarında mezhep vs. kavgalarını yaparken emperyalistler kendi planlarını sahnelemeye devam ediyor.

ABD’nin İngiltere’de bir şirkete sahte El Kaide videoları ürettirdiğinin ortaya çıkmasının üzerinden daha çok geçmedi.İşleri güçleri “film çevirmek” olan adamlar 2012’de çıkartılan bir yasaya göre ABD hükümeti ve Pentagon TV, radyo, gazete ve sosyal medya üzerinden vatandaşlara psikolojik operasyon yürütülmesi iznini almış. CIA’in bütçesinin 3’te birinin medya operasyonlarına harcandığı ortada çıktı. (Ortalama yılda 1 milyar dolar). Bir iddiaya göre de CIA ve hükümetin ortak yürüttüğü bu çalışmaların, ülkenin yurtdışındaki hedef kitlelerden çok, yürütülen programlara destek almak amacı ile kendi vatandaşlarını hedeflediği kanıtlanmış. Önce kendi insanlarına algı operasyonu yapıyorlar sonra da tüm dünyaya.

Hep acılı, yürek kanatıcı haberler almaya alıştığımız bizden fersahlarca uzaktaki Arakan’dan bu kez farklı bir haber geldi. Müslümanlar direnme, silahlı mücadele kararı almış. Yıllardır Budist rahipler öncülüğünde Müslüman katliamı yapılan Arakan’da tüm dünyanın (bilhassa Müslümanların) sadece seyretmesine tahammül edememişler. Yarın zulme karşı yapacak başkaca bir şeyleri kalmamış; canlarını, ırz ve namuslarını korumaya çalışan o garibanlar “fundamentalizm”, “köktendincilik” ve “İslamcı terör” ile yaftalanacaklar, eminim. Allah (cc) yardımcıları olsun demekten başka söyleyecek söz bulamıyorum. Çünkü bizim yapacak çok önemli (!) işlerimiz var…