FIFA Başkanı Gianni Infantino, Katar’ın ev sahipliği yaptığı 2022 Dünya Kupası öncesi Doha’da düzenlediği basın toplantısında Batı ülkelerinin tavrına tepki göstererek, Avrupa’nın Katar’ı eleştirmesini “ikiyüzlülük” olarak niteledi ve “Ben de bir Avrupalıyım. Avrupa’nın birilerine etik ve ahlak dersi vermeden önce 3 bin yıldır yaptığı şeyler için önümüzdeki 3 bin yıl özür dilemesi gerekir.” dedi.
İtalyan asıllı İsviçreli spor yöneticisinin Batılıların yüzüne ayna tutup dile getirdiği gerçeğin birçok örneğine son günlerde şahit olduk.
Dünya Kupası münasebetiyle Katar’a yöneltilen insan hakları ve işçi haklarıyla ilgili haksız eleştiriler onlardan sadece biri.
Batı ikiyüzlülüğünün en çirkin örneği geçenlerde Şarm eş-Şeyh’te sahnelendi.
Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27’nci Taraflar Konferansı’na (COP27) katılmak üzere Mısır’a giden Demokrat Partili ABD Başkanı Joe Biden ve yine aynı partinin önde gelen isimlerinden biri olan ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, Mısır cuntası lideri darbeci Abdülfettah es-Sisi’yle gayet samimi görüntüler verdi.
İklim Zirvesi sırasında aktivistler Mısır’daki insan hakları ihlallerine dikkat çekmek için yoğun çaba sarf ederken Biden ve Pelosi’nin söz konusu ihlallerin bir numaralı sorumlusuyla el ele, kol kola kameraların karşısına çıkmaları tepki çekti.
Özellikle Trump’ın başkanlık yarışını kaybetmesine çok sevinen ve Biden’ın Arap ülkelerindeki demokrasi mücadelelerine destek vereceğini zannedenler büyük hayal kırıklığına uğradı.
Cumhuriyetçi Trump, başkanlığı döneminde safını açıkça belli etmiş ve Abdülfettah es-Sisi için “Favori diktatörüm” demişti.
Demokrat Biden’dan beklenen, Trump’ın favori diktatörüne yüz vermemekti.
ABD Başkanı ve ABD Temsilciler Meclisi Başkanının her ikisi de Şarm eş-Şeyh’te Abdülfettah es-Sisi’ye sanki karşılarında katliam yapmış bir cunta lideri değil de insan hakları sicili gayet parlak demokrat bir politikacı varmış gibi yakınlık gösterince Biden’a bel bağlayanlar sukût-ı hayâl içinde sessizliğe gömüldüler.
Biden, 2019’daki seçim kampanyası sırasında gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı öldürdüğü için Suudi Arabistan’ı “parya” haline getirme ve cinayetin hesabını sorma sözü vermişti.
Pelosi de cinayetin 100’üncü günü münasebetiyle ABD Kongresi’nde düzenlenen etkinlikte yaptığı konuşmada, Trump yönetiminin Kaşıkçı cinayetine yönelik tavrını eleştirmiş, cinayeti “vahşet” olarak niteleyerek, “Ticari menfaatlerimizin yaptığımız açıklamalar ve eylemlerimize üstün gelmesine karar verdiysek tüm ahlaki yetkinliğimizi kaybetmişiz demektir” şeklinde konuşmuştu.
Biden yönetimi, Kaşıkçı cinayetiyle ilgili ABD’de açılan davada Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’a dokunulmazlık verdi ve cinayetin bir numaralı sorumlusundan hesap sorulmasının yolunu kapattı.
Pelosi’nin ifadesiyle söylemek gerekirse, ABD yönetimi “tüm ahlaki yetkinliğini kaybetti” ve üstelik bu Cumhuriyetçi Trump değil Demokrat Biden başkanlığında oldu.
Biden ve Pelosi gibiler tarafından kabul edildikleri için ABD’li Demokratların haklı davalarına destek vereceklerini zannedenler artık şu gerçeği kabul etmeliler:
Başında kim olursa olsun, ABD için sadece çıkarları önemlidir.