Türkiye için hayati öneme sahip bir günü geride bıraktık.
Referandum sona erdi.
Anayasa değişiklikleri halkın önüne gelinceye kadar zorlu bir süreç yaşandı ve nihayetinde Türk halkı son sözü söyledi.
Şimdi artık seçim havasından kurtulup çalışma vakti.
Seçim ve referandum kampanyaları doğal olarak ülkede belli bir strese, gerginliğe ve kutuplaşmaya neden oluyor.
Başbakan Binali Yıldırım dün İzmir’de oyunu kullandıktan sonra yaptığı açıklamada önemli bir mesaj verdi.
“Çıkacak sonuç başımızın tacıdır. Milletimizin vereceği karar en güzel karardır” dedi.
Ülkenin birlik ve bütünlüğü için bu olgunluğu herkesin göstermesi gerekiyor.
Türkiye’yi içeride ve dışarıda bekleyen çok önemli sorunlar var.
FETÖ’yle mücadele daha kararlı ve hızlı yürütülmek zorunda.
Hâlâ ikinci bir darbe girişimi olabileceği uyarısı yapılıyorsa henüz tehlike sona ermemiş demektir.
O tehlikeyi artık en kısa sürede ve tümüyle ortadan kaldırmak gerekiyor.
PKK’yla mücadele de ülkemizi terör belasından tamamen kurtarmak için daha etkin bir şekilde devam etmeli.
İdam cezasıyla ilgili çok şey söylendi.
Vaatlerde bulunuldu.
Halk idam cezasının bir an önce çıkmasını bekliyor.
Verilen sözler unutulursa olay yalancı çoban hikayesine döner.
Referandum sürecinde terör örgütleri yandaşları sosyal medya aracılığıyla provokasyon çabalarını sürdürdü.
AK Parti ve Erdoğan sevdalısı görünümüne bürünüp “17 Nisan’da eşleriniz bize helal” şeklinde çirkin paylaşımlarla algı operasyonu yapmaya kalkışanlar oldu.
Bu tür alçaklıklara imza atanlar aleme ibret olacak şekilde cezalandırılmalılar ki bir daha kimse yalanla dolanla ülkede fitne çıkarmaya tevessül edemesin.
Meydanı boş ve işledikleri suç cezasız kalacak zannetmesinler.
Dışarıda ise Avrupa Birliği’yle ilişkiler kapsamlı bir şekilde yeniden gözden geçirilmeli.
Bu konuda en yetkili ağızlardan açıklamalar yapıldı.
O açıklamaların blöf olmamasını bekliyoruz.
Avrupa’nın şımarıklığından, azgınlığından, teröre desteğinden ve Türkiye’ye tepeden bakmasından bıktık.
Gına geldi.
Vize muafiyeti olmazsa geri kabul anlaşmasından geri adım atılabileceğine dair daha fazla açıklama duymak istemiyoruz.
Bu kadar uyarı yeter de artar bile.
Ne yapılacaksa yapılsın.
Ortadoğu bölgesi uzun bir süredir ateş içinde.
Bölgedeki tüm ülkeler bölünme riskiyle karşı karşıya.
Masalarda birçok harita var.
Türkiye’nin milli güvenliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik ciddi tehditler ve tehlikeler söz konusu.
Bu durumdan ancak güçlü bir liderlik etrafında halkın kenetlenmesiyle çıkılabilir.
Fırat Kalkanı, Türkiye’yi hedef alan oyunu bozmak için atılmış önemli bir adımdı.
Başarılı da oldu.
Şimdi elde edilen bu başarıyı taçlandıracak ve terör örgütlerini sınırlarımızdan tamamen uzaklaştıracak başka adımlar atılmalı.
Türkiye’de dün yapılan referandum Arap sokağında da ilgiyle ve gıptayla takip edildi.
Birçok kişi, “Keşke ben de Türk vatandaşı olsaydım ve ülkemin geleceğine şekil verilirken oyumla katkıda bulunsaydım” dedi.
Türkiye, özgürlük sevdalılarına bir kez daha ilham verdi.
Geniş katılımlı, huzur ve sükûnet içinde geçen referandum, verdiği oyun değerini bilerek sandığa koşan insan manzaraları güzel bir demokratik davranış örneği ortaya koydu.
Her fırsatta Türk demokrasisine saldıranlara bu bile başlı başına ders oldu.