Beynimiz, kendisine tanımlanan sınırları doldurur. Ağzımızdan çıkana göre enerji verir, malzeme verir ve ilerletir. Herkes ancak kendi ‘kapasitem şu’ dediği kadar yükseği hedefler. O kadar koşar, o kadar uğraşır. Bir çocuğa yapılabilecek en büyük iyilik, kendi kapasitesinin sınırlarının genişlemesi için alan açmak, ona kendisine inanması ve on kere yanılsa bile, on birincide tekrar deneme inancı oluşturmaktır çünkü çıtasını yüksek tutan koşar
İnsan hayatı dört otorite arasında geçer. Anne babası, öğretmeni, patronu ve hanımefendiler için eşi. Çocuğun küçüklüğünden itibaren anne babasından alacağı en değerli şey, kendisinin bu dünya için çok önemli olduğunu öğrenmesidir. Anne baba olmak; Allah’ın (cc) onu bu yeryüzünde sadece kendisinin yapabileceği iyi şeyler yapması için yarattığını, nasıl yaşayacağının kurallarını bildirdiğini ve bunu örnekleyen bir peygamber gönderdiğini ve ona göre yaşamamız gerektiğini öğretmektir. ‘Allah’a (cc) karşı alnın ak olursa, insanlara karşı başın dik olur’ diyebilmektir. Çocuk denemeye çekinirse, ‘kapasiten, sen uğraştıkça artacak’, ‘Açılmamış kanatların büyüklüğü belli olmaz’ (özlü söz) diyebilmektir. Gözlerinin içine sevgi ile bakarak, ‘iyi ki Rabbim (cc) seni bize takdir etti, çok şükür ki sen bizim evlâdımızsın’ deyip bağrına basabilmektir.
Anne babalık; çocuğunun kendisine inandıkça, umudunun artacağını, dimdik duracağını, düşse bile kalkabileceğini, bu dünya için bir şeyler yapmanın boynunun borcu olduğunu ve bunu yaptıkça kendi içinde dengeyi bulacağını bilmektir. Beceremediğinde, bozduğunda, etrafı kirlettiğinde; hayatta ustalaşırken, herkesin bu tarz tecrübeler yaşadığını, bunun normal olduğunu ve asıl önemli olanın, bir işi yapmayı denemek, gayret etmek olduğunu öğretmesidir. Denedikçe ‘aferin, bak bu sefer öncekinden daha iyi oldu, giderek daha da iyi olacak, denemeye devam et’ demektir.
Asla ‘SEN YAPAMAZSIN’ dememektir. Alışırken herkes bocalar, denedikçe öğrenir. ‘Sen yapamazsın’ demek, azarlamak, aşağılamak, kendine olan inancını kaybedip, ‘ben yapamam’ demesine sebep olabilir ki, bu Allah’a (cc) karşı suçtur, Allah (cc) ‘yapabilirsin’ diyor. Çocuğa karşı suçtur, kendisine olan inancını kaybettiriyor. Bu, bir çocuğun görebileceği en büyük zaradır. Topluma karşı suçtur, belki de toplumun en başarılı insanı olup hizmet edecekken bunu engelliyor.
Sen yapamazsın demek:
Allah’ın (cc) insanda Yarattığı kapasiteyi, insan beyninin nasıl çalıştığını, anne babalığın nasıl olması gerektiğini bilmemektir.Anne babanın aslında kendilerine inanmaması ve güvenmemesi demektir.
Çocuğu içten yaralamak ve içten küçültmek demektir.Kendisinin başka şeyleri de yapamayacağına inandırmaktır.
Buna kendisini inandırarak artık, ‘Ben yapamam’ demesine sebep olmaktır ki, bu, kendisini bulunduğu seviyeye mahkûm etmektir çünkü beynimiz kendi dilinden emir alır. Anne babanın ‘beceriksizsin’, ‘sakarsın’, ‘senden adam olmaz’ söylemleri, çocuğun yerleşik algısına dönüşür. Bunu dillendirdikçe bu algı pekişir. Sonuçta, bu çocuk belki de dünya çapında başarılı, Allah’ı, kendisini ve Allah’ın (cc) yarattığı her şeyi seven nitelikli bir insan olabilecekken, psikolojik bozukluklar içinde kıvranan, yanlış davranışlarla başkalarının da hayatını karartan bir zarar makinesine dönüşür. Bu, bilgi yoksunluğunun karanlık görüntüsüdür.