“Çocuğumla nasıl konuşacağımı bilemiyorum”  

“Çocuğum bir şey istediğinde, benim düşünceme göre mi, onun düşüncesine göre mi hareket etmeliyim? Beni kızdırdığında nasıl tepki vermeliyim? Çocuğumun kafasını karıştıracak ya da zihnine kötü örnekler yerleştirecek bir pozisyonda olmayı istemiyorum. Şu anda çocuğumun önünde şaşkın ve bocalayan bir anne görünümündeyim ve bundan son derece rahatsızım. Nasıl daha iyi bir anne olabilirim?”

Her anne, iyi annedir. Her annenin bildikleri ve bilmedikleri olacaktır. Her çocuk yapı ve duygu itibariyle çok farklıdır ve her çocuk ayrı bir dünyadır. Bunun önceden bilinmesi ve ona göre eğitim alınması da mümkün değildir. Bir çocukta iyi sonuç veren bir uygulama ikinci, üçüncü, dördüncü çocukta etkili olmayabilir Sadece genel kuralları, çocuk fıtratını ve temelde her çocuğun neye ihtiyacı olduğunu öğrenip, diğerlerini çocuktan gelen talep ve tepkilere göre anlamaya ve yapmaya çalışırız. Edindiğimiz doğru bilgilerin işe yaraması; sevgi, şefkat ve anne yüreğinin sıcaklığıyla sarmalanmış olmasına bağlıdır. Eğer içten bir sevgi ile hareket edip, hayatın coşkusunu, sadece bizi bağlayan ve çocuk fıtratına ters gelen kurallara feda etmezsek, Allah’ın (cc) izniyle bu sürecimiz daha iç rahatlatıcı ve daha verimli geçer. Bu süreçte gerekirse profesyonel destek alınmalıdır.

Ağzımızdan çıkan sözler, zihnimizde ve gönlümüzde taşıdıklarımızdır. Sözler, gönülden gönle giden yolun yapım malzemeleridir. Malzeme düzgün olursa, kolay gidip geleceğimiz güzel yollar yapılır. Gönül yolu bozulmuşsa, sözlerin anlaşılma kapıları kapanabilir, ‘Sen beni anlamıyorsun’ cümleleri havada uçuşabilir ve çocuklar büyüklerini duyamaz. Biz çocuğumuza göre değil de kendimize uygun olanı diretiyorsak, anlaşılamama oranı çok yüksektir. Düşündürmeye yönelik kurulmamış her cümle, tepki için hazır malzeme demektir. Çocuk ihtiyaç hissettiğini talep eder çünkü tecrübe ederek öğrenmeye ihtiyacı vardır. Biz kendi tecrübemizle yetinmesini istersek, aslında onun hayatındaki tecrübe zenginliğine engel olmuş oluruz

Zarar riski taşımayan taleplerde, ‘Yavrucuğum, sen ne yapmak istiyorsun? Sana nasıl yardımcı olabilirim? Benim fikirlerim olduğu gibi senin de fikirlerinin olması gerekir. İnsan deneyerek öğrenir. Yapmayı istediğin şey için, istersen şu yolu deneyebilirsin, nasıl yapmak istediğine kendin karar ver. Seni tebrik ediyorum ve kolaylıklar diliyorum, benim akıllı oğlum (ya da kızım)’ dediğimizde, çocuk kendisinin yetişkin bir insan gibi dikkate alındığını ve değer gördüğünü anlayacaktır. ‘Taç başı akıllandır’ atasözünde ifade edildiği gibi, çocuk, içindeki potansiyel değerleri ortaya çıkarmak için bir fırsat bulacaktır. Her deneme, çocuğu bir üst basamağa taşır. Sonucu değil, denemenin kendisini anlamlı bulmalı ve çocuklarımızı motive etmeliyiz. Yetişkin fertler gibi onlara danışmalı ve kendilerine saygı duyduğumuzu ve değer verdiğimizi hissettirmeliyiz. Bu duygular eğer davranışlarla verilmez ve sadece sözde kalırsa, kesinlikle puzzle parçaları yerli yerine konamayacaklardır. Ayakta durabilen akıllı, moralli, Rabbine (cc) ve kendisine inanıp güvenen çocuklar; Allah’ın (cc) izniyle, doğru bilgiyi hayata geçirme sanatçısı olan anne babaların ellerinde yetişeceklerdir inancındayım.