Önceki gün Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun’un “Mısır sınırı açarsa Cezayir ordusu Gazze Şeridi’ne gitmeye hazır” dediği bir video sosyal medyada dolaşıma sokuldu.

Arapça ve Türkçe bazı sosyal medya hesaplarında Tebbun’un Cezayir ordusunu Gazze Şeridi’ne savaşmaya göndermeyi kastetmiş gibi paylaşımlar ve “Erdoğan’ın yapamadığını yaptığı” öne sürülerek Cezayir Cumhurbaşkanı’na övgü yağdıran yorumlar yapıldı.

Oysa Arapça bilen ve videoyu seyreden herkesin anlayacağı gibi; Tebbun, gerçekte Cezayir ordusunu İsrail ordusuyla savaşmaya değil “insani yardım faaliyetleri” için göndermekten bahsediyordu.

Filistin davasından ve Gazze Şeridi’nden vazgeçmeyeceklerini söyleyen Tebbun, ordunun hazır olduğunu belirttikten sonra Mısır’ın sınırı açması ve tırların geçişine izin vermesi hâlinde Gazze Şeridi’nde 20 günde üç hastane kuracaklarını ifade ederek “Yüzlerce doktor göndereceğiz ve siyonistler tarafından yıkılan yerleri yeniden inşa edeceğiz.” dedi.

Cezayir’de 7 Eylül tarihinde cumhurbaşkanlığı seçimi var ve Tebbun yeniden aday.

Seçim kampanyaları geçen hafta başladı ve Cezayir Cumhurbaşkanı da zaten söz konusu açıklamalarını ülkenin kuzeydoğusundaki Konstantin kentinde düzenlenen ve seçmenlerle bir araya geldiği programda yaptı.

Kısacası o sözler daha çok iç politikaya yönelik, seçim propagandası kapsamında yapılmış bir açıklama.

Mısır’ın Gazze Şeridi’ne yönelik politikasında eleştirilecek ve söylenecek elbette çok şey var.

Ancak Mısır sınırı açıp “Buyurun, Refah Kapısı açık” dese bile Cezayir ordusunun mevcut koşullarda Gazze Şeridi’ne girme ihtimali yok.

Çünkü sınırın diğer tarafında İsrail ordusu var ve Cezayir askerlerinin Gazze Şeridi’ne girmek için ya İsrail’den izin almaları ya da İsrail ordusuyla savaşmaları gerekir.

“Cezayir ordusu İsrail ve Batılı müttefikleriyle savaşmayı göze alabilir mi?” sorusunun cevabı ise “Kesinlikle hayır”.

Çünkü Cezayir’de ordu, perde gerisinde ülke yönetimini elinde tutuyor.

Rahmetli Abbasi Medeni başkanlığındaki İslami Selamet Cephesi (FIS) 1990’daki yerel seçimlerde ve 1991 sonlarındaki genel seçimlerin ilk turunda büyük bir başarı elde edince Cezayir ordusu başta Fransa olmak üzere Batı’nın desteğiyle darbe yapmış, sonrasında ülke yaklaşık 10 yıl sürecek ve “el-aşriyye es-sevdâ” adıyla anılacak karanlık ve kanlı bir döneme girmişti.

Cezayirli generaller İsrail ile savaşa girecek olsalar ülkelerindeki Batı destekli vesayet sisteminin yıkılacağını ve örtülü iktidarlarını kaybedeceklerini herkesten iyi bilirler; bu bir…

İkincisi, Cezayir ordusu Filistinlilere destek için İsrail ordusuyla savaşmayı gerçekten göze alacak olsa Mısır sınırından başka alternatifler var.

Donanmasının Gazze Şeridi sahillerine kadar önü açık.

Ayrıca Cezayirli generaller Beşşar el-Esed’in de en büyük destekçilerinden.

Cezayir ordusunu işgal altındaki Filistin topraklarına karadan sokmak isterlerse Suriye sınırını kullanabilirler.

İsrail ordusu elbette savaşılamaz ve yenilmez bir ordu değil.

Bir avuç mücahit onca imkânsızlıklara ve güç dengesizliğine rağmen aylardır işgal ordusuna kök söktürüyor.

Ancak mevcut Cezayir ordusu, Gazze Şeridi sakinlerinin yardımına koşacak ve İsrail ordusuyla savaşı göze alacak “o şanlı ordu” değil.