Bu toprakların kendine has bir mayası vardır.
Bu topraktan beslenenler, beslendiği yerin kıymetini bilenler, ihanete asla geçit vermez.
Ve ihaneti asla affetmez.
Ve yine bu topraklardan ihanet de eksik olmaz.
Bunu anlamak için tarihe bakmak, tarihe ibretle nazar etmek yeterli olacaktır.
Bu toprakların mayası merhametle, sevgiyle, diğerkâmlıkla, ilgiyle yoğrulmuştur.
Bu toprakların insanı duygusaldır.
Maalesef bu yönleri hep şer odakları ve şer odaklarının maşaları tarafından suistimal edilmiştir.
Tarih boyunca süregelen varlık mücadelesi ve bugün gösterilen varlık, hiçbir şer odağının da onların maşalarının da emellerini gerçekleştiremediklerinin bariz göstergesidir.
Bu toprakların insanının çok şey hak ettiğini de söylemem lazım.
Bu toprakların varlık mücadelesine dışardan takılan çalım ihanet ise içerden kendi kendimize taktığımız çalım ise işin hakkını vermemektir.
İşi ehline vermediğimiz müddetçe yine yol alamayacağız.
Dönüp dolaşıp aynı noktada debelendiğimizi göreceksiniz.
Liyakatsiz insanların hak etmedikleri yerlerde olması insanı üzüyor.
Ancak bu toprakların ruhunda, tüm bu olumsuzluklara rağmen direnç ve umut vardır.
Her seferinde ayağa kalkmayı başaran bir milletiz.
Bu topraklar, nice zorluklara göğüs germiş, nice badireler atlatmıştır.
Tarihimiz, zaferlerle ve fedakârlıklarla doludur.
İhanet edenler kadar, bu topraklar için canını ortaya koyan kahramanlar da unutulmamalıdır.
Onlar, bu toprakların gerçek sahipleridir.
İhanetin karşısında duran, adaleti ve doğruluğu savunan insanlardır.
Geleceğimizi inşa ederken bu kahramanlardan ilham almalıyız.
Birbirimize güvenmeli, dayanışma içinde olmalıyız.
Mehmet Akif’imizin dediği gibi:
“Girmeden tefrika bir millete düşman giremez.
Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.”
Eğer birlik olursak her türlü zorluğu aşabiliriz.
Şer odaklarının oyunlarını bozabiliriz.
Bu topraklarda, adalet ve liyakat esas alınmalıdır.
Her birey, hak ettiği değeri görmelidir.
Bu, hem bireylerin huzuru için hem de toplumun refahı için şarttır.
Gelecek nesillere bırakacağımız en değerli miras, adaletli ve liyakatli bir toplum olacaktır.
Bu nedenle her birimiz sorumluluk almalı, elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız.
Toplumumuzun her katmanında, bu bilinçle hareket etmeliyiz.
Böylece, bu toprakların hakkını vermiş oluruz.
Sonuçta, ihanet değil, sevgi ve adalet bu topraklarda filizlenmelidir.
Bu toprakların gerçek gücü, içindeki samimiyet ve dürüstlükte saklıdır.
Bunu koruyarak, geleceğe emin adımlarla yürümeliyiz.