Biz iyilerin, dürüstlerin ve de ahlaklıların yanında yer alalım. Sonuç: Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler.

Küresel köyden çıkış yok. Başka bir gezegene göç etme imkânı olmadığına göre, küresel köy haline getirdiğimiz dünyadan kaçabileceğimiz bir yer bulunmuyor şimdilik. Dünyayı küresel köy haline getirmek için çok uğraştık. Herkesi ve her şeyi pazara sunduk.

Evleri, köyleri, kasabaları boşalttık meydanlara indik. “Tüketici” olduk tükettikçe var olacağımıza inandık. Sahip oldukça kibirlendik, kibirlendikçe şımardık. Küçük menfaatlerimiz için büyük gemiyi batırmakta tereddüt etmedik.  Nasıl olsa gemi batarken öteki ilk gemiye binen biz olacaktık.  Ormanda en hızlı ve önde koşan maymun biz oldukça sorun yoktu. O yüzden mazlumun, masumun, yoksulun halinden anlamadık.

Dünyanın emanetçisi olarak emanete ihanet ettik. Sadece insanlara zulmetmekle kalmadık hayvanlar ve bitkilere de zulmettik. Onların genleriyle oynadık. Çevreyi kirlettik, küresel ısınmaya sebep olduk.  Kısacası dünyanın dengesini bozduk.  Bir tarafta çok yemekten obez olanlar diğer tarafta açlıktan ölenler… Bu terazi bu sıkleti kaldırmaz. Nitekim kaldırmıyor da.

Hani bilimin ışığında, teknolojik gelişmelerin konforunda daha iyi bir hayat yaşayacaktık. Bilim ve teknoloji iyilik yerine kötülüklerin çoğalmasına mı sebep oluyor? Tabii ki bilimi ve teknolojiyi suçlamanın doğru olmadığını biliyorum ama bu nasıl bilim ve teknoloji ki dünyada zulmün ve felaketlerin kaynağı oluyor.  Ne adına bilim, kimin için teknolojiyi sorgulamamız gerekiyor. Bir şeyler ters gidiyor efendiler! Bu işte bir terslik var gelin bu vesileyle bir kez daha düşünelim.

Merhameti de kaybettik yaşasın bencillik, bireysellik! Herkesi tek başına yakalamak istiyor “kapitalist” dünya. Kalabalıklar içinde yalnızlaşan insanı plastik kartlar eşliğinde sömürmek ne kadar kolay! İhtiyacın olup olmamasının ne önemi var, satın aldıkça var olacaksın. Moda merkezlerinde bu senenin rengini, şeklini böyle belirledi “baş maymunlar” artık ötekilere bu kurala uymaktan başka ne düşer.

Yıllardır sokağa döktüğümüz insanları büyük bir felaket karşısında eve davet ediyoruz. Ancak alışkanlıkları değiştirmek o kadar kolay değil. Gözle görülemeyecek kadar küçük bir virüs karşısında diz çöktü dünya. Her konuda o kadar suiistimal edildik ki şimdi söylenen hangi söze inanacağımızı bilmiyoruz. O kadar çok yalan söyledik ki birbirimize, kendimize inanmadığımız gibi kimseye de inancımız kalmadı. Çok kirlendik efendiler çook.

Sokaklardan evlere dönmesini istediğimiz insanlara hayatın, insan olmanın, birlikte yaşamanın, hakkın, hukukun, merhametin, adaletin,  saygının, sevginin anlamını ve önemini bir kez daha düşünmeye davet edelim. Acaba neleri yanlış, neleri doğru yapıyoruz? Bu kötü gidişte benim payım nedir? Hayatımda neleri düzeltirsem hem kendime hem de insanlığa daha faydalı olabilirim.

Şu gerçeği de unutmayalım dünya da iyilerle kötüler hep yarış halinde oldu, olacaktır. Biz iyilerin, dürüstlerin ve de ahlaklıların yanında yer alalım. Sonuç: Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler