Birleşmiş Milletler, Suudi Arabistan liderliğinde Yemen’e müdahale eden Körfez ülkeleri koalisyonunu “çocuk haklarını ihlal eden ordular” listesine dâhil etmişti.

Körfez ülkelerinin tepkisine yol açan bu karardan geri adım atıldı ve koalisyon söz konusu listeden çıkarıldı.

BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun’a göre, karardan vazgeçilmesinin nedeni Suudi Arabistan’ın tehdidi.

Riyad’ın Suriye, Filistin ve Güney Sudan gibi bölgelere yaptığı yardımları kesme tehdidinde bulunduğunu öne süren Ban ki-mun, geri adım atmasına gerekçe olarak, “Ülkelerin BM programlarına yardımı kesmesi durumunda, diğer milyonlarca çocuğun üzücü bir şekilde acı çekeceği ihtimalini de düşünmek zorunda kaldım” diyor.

Suudi Arabistan BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Abdullah Bin Yahya El Muallimi ise Ban Ki-mun’un tehdit iddialarını reddederek, hiçbir tehditte bulunmadıklarını ve baskı yapmadıklarını, BM programlarına yardımları kesmekten bahsetmediklerini söylüyor.

Bir tarafın doğru söylemediği kesin.

Fakat konunun başka boyutları da var.

Örneğin, çocuk hakları ihlalleriyle ilgili listenin, hatta BM tarafından yayınlanan diğer raporların gerçekleri tümüyle yansıtmaması.

BM Genel Sekreteri, “Suudi Arabistan’ın baskısı sonucu Körfez koalisyonunu listeden çıkarmak zorunda kaldık” derken belki de farkında olmadan bir gerçeği faş ediyor.

Yani bir tür “Şecaat arz ederken merd-i kıpti sirkatin söyler” durumu söz konusu.

Suudi Arabistan’ın baskıları sonucu o liste değişiyorsa daha başka baskılar neler yaptırıyor, Allah bilir.

Örneğin bir önceki yılın listesinde İsrail’in de adı vardı fakat son anda Ban Ki-mun tarafından listeden çıkarıldı.

BM Genel Sekreteri, o zaman İsrail’in tehdit ve baskısına maruz kaldığına dair herhangi bir açıklama yapmadı.

Belki de İsrail’in adını listeden kendi isteğiyle çıkarmıştı.

Konunun bir diğer boyutu da listenin oluşmasını sağlayan raporların güvenilirliğiyle ilgili.

Birleşmiş Milletler’in Körfez koalisyonunu “çocuk haklarını ihlal eden ordular” listesine dahil etmesine yol açan raporların Husiler tarafından verilen asılsız bilgilere dayandığı ve BM’nin sahada gözlem yapacak ekibi olmadığı söyleniyor.

Bundan daha önemlisi Husiler’in “Yemen’in meşru hükümeti” gibi muhatap alınması.

BM tarafından tanınan meşru hükümetin dışişleri bakanı görevinin başındayken darbeci Husilerin dışişleri bakanı atadığı kişiyle “Yemen Dışişleri Bakanı” sıfatıyla yazışmalar yapılması.

Yazışmaların konusu ise Yemen’deki insan hakları ihlalleriyle ilgili BM İnsan Hakları Konseyi’ne sunulacak rapor.

“Dışişleri Bakanı” sıfatıyla muhatap alınan Husi liderinden Yemen’deki insan hakları ihlalleriyle ilgili BM’ye bilgi vermesi rica ediliyor.

Tam anlamıyla skandal.

Birleşmiş Milletler, yani Amerika, Yemen’de başından beri Husilerden yana.

BM Yemen Özel Temsilcisi olarak atanan isimler açıkça Husi yanlısı tavırlar sergiliyor.

Hatta Amerika’nın drone saldırılarıyla Husilere destek verdiğinin kanıtları var.

Son olarak Salı günü El Beyda vilayetinde darbeci Husilere ağır darbe vuran direnişçi gençlerden bir grubun içinde bulunduğu araç drone tarafından hedef alındı.

Bunun gibi birçok örnek sayılabilir.

Önceki akşam İstanbul’da Birlik Vakfı’nın iftar yemeğinde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’de çok ciddi bir proje uygulanıyor” diyerek, Türkiye’ye dost görünenlerin sinsice hareket ettiklerine dikkat çekmişti.

İşte o projenin bir benzeri de Yemen’de sinsice hayata geçiriliyor.