Yatıp kalkıp İstanbul seçimlerini konuşuyoruz. İstanbul adı etrafında her şeyi konuşuyoruz ama İstanbul’u konuşmuyoruz. Konuştuklarımızın, sosyal medyadan paylaştıklarımızın ne bize ne de İstanbul’a bir faydası yok. Bol bol dedikodu yapıp gıybet ediyoruz. Bu yüzden mübarek Ramazan ayının feyz ve bereketinden istifade edemedik.

İşi abarttığımızı düşünüyorum. Sonuçta bir ilin belediye başkanını seçeceğiz. Tamam, kabul İstanbul herhangi bir şehir değil. Ancak o kadar yüksek perdeden birbirimize saydırıyoruz ki dünya âlem savaşa girdiğimizi sanıyor. Hatta bu bizim felaket tellallığımız yüzünden koca devletler bizim devlet başkan seçtiğimizi sanarak bize el altından sopa gösteriyorlar. ABD bunu not ettiğini belirtiyor. Sanki kendi devlet başkanını şaibesiz seçmişte bize ders vermeye kalkıyor. Almanya ve Fransa uyarı mesajları gönderiyor.  

İşi abartınca belediye başkan adaylarından birisi dünya çapında meşhur oldu. Seçim öncesi bir ilçe belediye başkanı olarak kimsenin tanımadığı aday el birliği ile dünya kamuoyuna mal oldu. İstanbul için yapılmayan iletişim çalışması bir aday için yapıldı. Acaba kaçımız New York, Moskova, Berlin, Paris belediye başkanlarının adını ve partisini biliyor?

Gelin artık önümüze bakalım. İstanbul’un bugüne kadar aldığı hizmetleri bundan sonra yapılması gerekenleri konuşalım. Ulaşımı, çevreyi, çöpü, kültürü konuşalım. Tam yeri ve zamanı İstanbul’un havasından suyundan bahsedelim. Boş laflar karın doyurmuyor.

Uzun yıllar muhalefette kalmış icraat adını bir şey söyleme durumunda olmayanların tuzağına düşen iktidar onlara laf yetiştirmeye çalışıyor. Kendini YSK yerine koyup seçimde ne yanlışlar yapıldığını anlatmayı tercih ediyor. Artık YSK kararını verdi onun üzerinde daha fazla konuşmanın anlamı ve faydası yok. Zaman çok kısa, sürekli usul tartışmasını sürdürmek lüzumsuz adamların eline malzeme vermekten başka bir işe yaramaz.

Artık işin özüne gelelim.

Adaylar önümüzdeki dönem İstanbul’a ne yapacaklarını anlatsınlar. Gelecek dönem nasıl bir İstanbul vadediyorlar? İstanbul’un hangi sorununa hangi çözümü öneriyorlar? Dünya büyük şehirleriyle İstanbul’u mukayese ederek daha neler yapılabilir? İstanbul’un stratejik planı ne olmalıdır? Dünyada akıllı şehirlerden, marka şehirlerden söz ediyor bu konularda ne düşünüyorlar? Kültür ve medeniyet şehri İstanbul için planları, projeleri nelerdir?

Bu çerçevede birkaç öneride bulunmak istiyorum.

Yerel yönetimlerin ana unsuru olan hizmetleri merkeze almak şart. Yerel seçimi genel seçim havasına sokmadan merkezinde insanın olduğu icraata vurgu yaparak hizmette yarış ortamını sağlamak gerekir.

Lafı güzafları bir kenara bırakıp bu güzide şehrin tarihine, kültürüne, medeniyetine yaraşır söylemlerle halkın önüne çıkılmalıdır.

8 500 yıllık tarihe, 16 milyonluk nüfusa sahip üç imparatorluğa başkentlik yapmış dünya mirası bu kenti nice vazgeçilmez insanlar yönetti! Peki, Roma döneminde bu şehri yönetenlerden kaçını hatırlıyorsunuz? Ya Bizans döneminden ya da Osmanlı’dan. Tarihi hatırlamak istemediğinizi varsayalım.  30-40 sene öncesinin belediye başkanlarını kaç kişi hatırlıyor? 30-40 sene sonra sizi de kimse hatırlamayacak. Önemli olan gök kubbede hoş bir sada bırakarak şu fani dünyadan ayrılmak.

Bu sorumluluk sadece siyasilere ait değildir. İstanbul’da yaşayan herkes “İstanbullu olma” bilinci ve şuuruyla hareket ederek memleketine sahip çıkmalıdır.

Gelin nefis yarıştırmak yerine şu kutlu şehre iz bırakacak işleri konuşalım. Gelin, bu şehri dünyanın iyi yaşanabilir beldeleri arasına sokalım.

Tarihin incisi bu beldeyi akıllı, merhametli,  erdemli şehir haline getirmenin yarışını yapalım.