Çok hareketli bir gündemde, hareketli takipçi topluluğuyla dolu bir ülkede yaşıyoruz. Ukrayna-Rusya savaşını yakinen takip edenler, tarım gündemini birebir takip edenler, iç siyaseti yakinen takip edenler, Dini ve Diyaneti aman aman takip edenler, en küçük hareketinde büyük yorumlar yapanlar, şimdi Pakistan’daki olayları yakinen takip edenler ve yorumlayanlar…
Slacktivist… Slacker ve activist kelimelerinden türetilen bir kavram…
Hayatın içindeki birçok olay ve sorunla ciddi olarak ilgilenip çözüm bulmak yerine sosyal medyada bu olaylar ile ilgili yorum vesaire yapmanın yeterli olacağını düşünenler için kullanılan bir kavram…
Herkes, her şeyin uzmanı işte. Televizyonlardaki yorumculara kızıyoruz, lakin toplum olarak bizim de onardan geri kalır tarafımız yok. Her şeyi bihakkın biliyoruz. Bizden daha büyük uzman yok. İlmimiz çok neredeyse birçoğumuz Google kadar âlim olduk desek yeridir. İlmi eksik olan da iki Google makalesi ile allame kesiliyor. Hayatında iki satır okumamış olan dostlar dahi bir anda yıllarını konulara harcamış araştırmacı boyutuna geçebiliyorlar.
“Üç gazete, beni yüz sancaktan daha çok korkutur.” Diye bir sözü olduğu iddia edilir, Napolyon’un. Sosyal medya icat olunduktan sonra herkesin bir gazetesi oldu. İsteyen istediğini yüzbinlere ulaştırabiliyor. Çok cümle yazmaya gerek yok aslında. Birkaç can alıcı cümle yetiyor. Hele de kelimeleri seçerken dizgiyi güzel yapabiliyor iseniz alıcınız arttıkça artıyor. Doğru şeyler yazmanıza gerekte yok. İnsanların algılarına kalmış yazdıklarınızın alıcı topluluğuna hitabı yeterli. Yeter ki insanlara sevecekleri şeyler verin. Yeter ki almak istedikleri şeyleri verin.
Bu aralar sosyal medya üzerinden yazılanlarla ilgili onlarca dava haberi alıyorum. Ceza alanlar, tazminat ödeyenler. Mahkemeye çağrılanlar. Ağlayanlar sızlayanlar; karakolda doğru söyleyip mahkemede şaşanlar. Ama yazmış olmak için yazdıklarını unutup ortalığa saçıldıklarını unutuyorlar. Çözüm dertleri yok sadece yazıyorlar. Mahkeme ilamı gelince de ağlamalar sızlamalar. Ben böyle demedim demeler.
Siz, siz olun elinizde sağlam kaynak olmadan yazmayın çizmeyin. Hatta sosyal medyada parlamak için asla yazmayın. Cezası ağır olursa sızlanmanın size kazandıracağı hiçbir şey olmaz. Çözüm odaklı teklifleriniz varsa o zaman da kullandığınız kelimelere çok dikkat edin. Geçen gün bir haber vardı internette. “keçilerini sahiplendirmek isterken kullandığı bir kelime yüzünden hakkından taciz” davası açılan zavallı adam vardı. Bir kelimenin sizi bu duruma düşürmesi gibi bir tehlike ile karşılaşırsınız maazallah.
Velhasılı kelam Sosyal medya iyidir. Çiçek böcek paylaşmak güzeldir. Siyasi yorumlar yapmak, kendini ifade etmek de güzeldir. Lakin akıllıca davranıp sınırlarınızı bilmek kimseye hakaret edecek duruma düşmemek en güzelidir. Vesselam.