Eşimin sürekli söylediği söz budur. Ben sanki değiş te Allah’ın (c.c) yolundan çık diyorum. Sanki onu haksızlığa yolsuzluğa ve bariz bir yanlışa sürüklüyorum. İstediğim şey şu; evine gelince yüzün gülsün, bir iki çift tatlı söz söyle. Yavrularım, hanım nasılsınız de. Eve bir eş geldiğini, bir baba geldiğini hissettir bize. Eşim ya hiç konuşmaz ya da konuşursa sadece eksikleri görür. Bu niye böyle, şu niye şurada diye. Çocukların en ufak bir hatasında bağırıp çağırır. Böyle konuşma, çocuklar seni sevemez diyorum. ‘Sevmezlerse sevmesinler. Ben böyleyim işinize gelirse’ diyor. Bu saatten sonra ‘İşime gelmiyor’ desem ne yapacağım, boşanayım mı? Böyle yaşamak inanın ömür törpüsü.

Beyefendi, eşinizin söylediklerini duydunuz, eşinize katılıyor musunuz? Diye sorduğumda beyefendi,

Evet doğru söylüyor. Fakat biz çocukken iyi bir aile hayatı görmedik. Tahsil de yapmadık. Böyle alışmışız böyle gidiyor. Ben gelmişim kırk küsür yaşıma, koca ağaç eğri ise düzelir mi? Ben de ben böyleyim, beni değiştirmeye uğraşmayın diyorum.

Peki, insan isterse dışarıda güler yüzlü ve tatlı dilli olabiliyor. Eminim siz de bütün hepimiz gibi dışarıda daha güler yüzlü ve kibarsınızdır. Buna katılıyor musunuz?

Evet doğru.

Demek ki mesele bunu becerememek değil, evde göstermeye alışmamış olmak.

Doğru.

Peki siz küçükken anne babanız size nasıl davranıyordu?

Aynen benim gibi.

Siz bundan memnun muydunuz? Size birisi saygılı ve nazik davransa, başka birisi de kaba ve kırıcı davransa, hangisini kendinize daha yakın hissedersiniz? Hangisine karşı sevgi ve muhabbet beslersiniz?

Tabi ki iyi davrananı severim.

Siz kendinizi koca bir ağaca benzetip değişemeyeceğinizi söylüyorsunuz. Bu ağaç için doğrudur fakat insan isterse değil kırk, seksen doksan yaşında bile kendisine çeki düzen verebilir, alıştığı yanlışları düzeltebilir. Allah’ın (c.c) istediği de budur. Hakikati arayan ve her zaman daha iyi bir insan olabileceğine inanan insan, iyi insan olmanın bilgisini ne zaman elde etmişse, o zaman hayatını onunla güzelleştirmeye çalışır. Biz her gün yeniden can buluyoruz, her şey her an yenileniyor, değişiyor, güzelleşiyor. Biz bunun gerisinde kalırsak, Peygamberimizi (s.a.v) modelleyemeden, ahlâkımızı güzelleştiremeden, çok sevilecekken sevilemeden koca bir ömrü tüketmiş oluruz. Allah (c.c) ve onun güzel Rasulü, (s.a.v), ömrümüzü iyi insan olmaya çalışarak geçirmemizi istiyorlar. Din güzel ahlaktır. Bunu yapmak, önce bize lâzım demeliyiz. Dilimizi ve halimizi güzelleştirememek, başkaları için değil kendimiz için ciddi bir kayıp, bunu hayata geçirmek te acil bir ihtiyaç olmalı.

Doğru söylüyorsunuz.

Bundan sonra, sohbetimiz nasıl daha iyi olabiliriz konusu üzerinde geçti. Bunu kolaylaştırabilmek için kesintisiz bir bilgi kaynağı, dua, çaba, evde eşlerin birbirine yardımcı olması ve mutlaka her iki tarafın da dilini ve üslubunu değiştirmesi gerektiği üzerine sohbeti tamamladık.