Suriye’nin kuzeyinde Fırat’ın doğusunu teröristlerden arındırıp yüz binlerce insanın barış ve huzur içinde yaşayacağı bir güvenli bölge kurmak için Türkiye’nin gerçekleştireceği harekât uzun süredir bekleniyordu.
Harekâtın her adımı aylar öncesinden planlandı ve gerekli tüm hazırlıklar yapıldı.
Askerlerimiz emir geldiği an hedeflenen alana intikal için sınırda bekliyordu.
Türk ordusunun harekâta bir an önce başlamasını terör örgütünün baskı ve tehditleriyle bölgedeki evlerinden ve köylerinden uzaklaşmak zorunda kalan ya da çocukları silah zoruyla terör örgütü saflarında savaşmaya zorlanan Araplar ve Kürtler de istiyordu.
Nihayet o gün geldi.
Terör örgütünün “zorunlu askerlik” adı altında silahaltına aldığı gençlerin ve çocukların gruplar halinde örgütten kaçtığı haberleri geliyor.
Pentagon’un desteğiyle kendilerine zulmeden teröristlere hak ettikleri dersi vermek için bölge sakinleri de artık gün değil saat sayıyor.
Barış Pınarı Harekâtı, vatanımıza, milletimize, İslam dünyasına ve tüm insanlığa hayırlı olsun.
Dualarımız ve milyonlarca Müslümanın duası kahraman askerlerimizle.
Amerika, Türkiye’nin harekâtına ve güvenli bölge inşasına destek vermeyeceğini açıkladı.
Bizim istediğimiz de buydu.
Harekâtı tek başına gerçekleştirmek Türkiye’nin işine yarar ve ordumuzun daha hızlı hareket etmesini sağlar.
Ayrıca böyle bir harekât için bizim Amerika’nın desteğine ihtiyacımız yok.
Allah’ın izniyle kendi göbeğimizi kesecek güce sahibiz.
Başta terör örgütü ve yandaşları olmak üzere Türkiye’nin harekâtına karşı çıkanlar şimdiden kara propagandaya başladı.
Asılsız iddiaların önümüzdeki günlerde yoğunlaşmasına hazır olmalıyız.
Ankara, harekâtın Kürtleri değil terör örgütünü hedef aldığını ısrarla vurgulasa da yabancı medya organlarında PKK/YPG yerine “Kürtler” ifadesinin kullanımı hâlâ çok yaygın.
Türkiye düşmanlarının bunu kasıtlı yaptığını biliyoruz.
Fakat aynı söylemi Türkiye dostu kişilerden duymak üzücü ve bizim de görevimizi yapmadığımızı, kendimizi tam olarak anlatamadığımızı gösteriyor.
İhvan’a yakın bir Arap gazetesinde veya haber sitesinde PKK yerine “Kürtler” ifadesinin kullanılması gaflet değilse büyük bir ihanettir.
Aynı gazete veya sitenin haberlerinde örneğin Husiler için “Yemenliler” ifadesini kullandığını göremezsiniz.
Çünkü Husiler asla Yemen halkını temsil edemez.
AK Parti’de ve hükümette Arap basınıyla ve özellikle de dost medyayla ilgilenen kim varsa acil bir toplantı düzenleyip muhataplarına bunu net bir şekilde anlatmalılar.
Çünkü hangi söylemi tercih ettiğiniz sizin nerede durduğunuzu gösterir.
Onlara şu mesaj açıkça iletilmeli:
Husiler yerine nasıl ki “Yemenliler” ifadesi kullanılamazsa PKK/YPG için de “Kürtler” ifadesi kullanılamaz.
PKK/YPG’den bahsederken terör örgütü sanki tüm Kürt halkını temsil ediyormuş ve Türkiye, teröristleri değil Kürt halkını hedef alıyormuş algısına sebep olacak şekilde “el-Ekrâd” (Kürtler) demek dürüstlükle ve meslek ahlâkıyla bağdaşmaz.
Gerçekten Türkiye’nin dostu iseniz haberlerinizde kullandığınız dille teröristlerin propagandasına destek olmaktan vazgeçin.
Bu saatten sonra PKK/YPG yerine “Kürtler” diyenlere anlayışla bakmamız mümkün değil.