Niye dengeciliğe karşıyız? Hamaset mi yapıyoruz? Yani “Batı’yla iyi geçinin” diye telkin veren dengecilerin dediği gibi sırf heyecan olsun diye kuru gürültü mü yapıyoruz?
“Aman Batı’yla iyi geçinelim”
Bu talihsiz; hatta şuursuz cümle eski Türkiye, çok eski Türkiye aklıdır ve millet bu aklı çok uzun zaman önce gömmüştür. “Batı’yla iyi geçinelim” diye tavsiye ettiği akıl 1945 ve 1946 yılı Türkiye hükümetinin aklıdır. Ezikliktir, korkaklıktır, köşeye sinip yalvarmaktır. Tarihe utanç, ahirete vebal olarak yazılmaktır. Fransa Cezayir’de 1.5 milyon Müslüman’ı katlederken, “Batı’yla iyi geçinmemiz lazım, bizi ezerler” diyen CHP’li Başbakan Şükrü Saraçoğlu, CHP’li Başbakan Recep Peker, CHP’li Cumhurbaşkanı İsmet İnönü aklıdır. Bu akıl hatalıdır üstelik hiçbir yararı da yoktur. Yıllarca “Batı’yla iyi geçinmek” adına Türkiye eğildi, büküldü ve ne deniyorsa kabul edip her talimata eyvallah diyen 50’den fazla hükümet geçti bu ülkeden? Ne oldu? Çok mu sevdiler bizi? Hani söz dinleyince iyi oluyorduk? Bir serseriden korkup kenara sinince o serserinin artık sataşmayacağını, hatta sevip iyi arkadaş olacağını düşünen çocuk aklıyla telkin verenlerin, “Aman Batı’yla iyi geçinelim” lafları aslında Türkiye’nin dünyada giderek köşeye sıkışmasına sebep olur. Çünkü serseriler sizin korktuğunuzu anladığı anda baskısı daha da artacaktır. Batı’yla iyi geçinmek, onlara yaranmak için karşılarında ezilmek değil, rekabet ederek, kendi tavrını koyarak, kendi üretimini yaparak, milli ve yerli stratejilerle onları bizimle iyi geçinmeye mecbur etmektir. Öteki türlüsü “sömürge” olmaktır, “iyi geçinmek” değildir. “Denge menge tanımıyoruz, kendi kurallarımızı koyuyoruz” diyen adamla herkes iyi geçinmenin bir yolunu arar. O zaman ticaret artar, o zaman terör azalır, o zaman üretim yükselir. Öteki türlüsü sürekli onlara el açan, gölgelerinde gezinip, “Bakın bakın… bu süper güçler bizim dostumuz” diye elini oğuşturarak dolaşan Mısır’ın darbecisi Sisi olursunuz. Son günlerde yine ortada dolaşan “Batı’yla iyi geçinelim” saçmalığına itiraz hamaset olsun diye değil Türkiye’yi batıracak stratejik bir hata olduğu içindir. Stanley Fischer’ın verdiği talimatla Türkiye’yi Kemal Derviş’e rehin veren Başbakan Ecevit kadar mı iyi geçineceksiniz Batı’yla? Ne oldu sonunda, iyi geçindiğimiz Batı saklandığımız köşeye gelip “Aferin benimle iyi geçindiniz” deyip sevdi mi bizi yoksa 250 milyar dolar servetimizi haraç mı kesti? “Aman Batı’yla iyi geçinelim” diyenlere önce şunu sorun bakalım. Batının arası bizimle niye kötüymüş? Akdeniz’de sondaj yapıp gaz ve petrol arıyorsun diye. Üçüncü havalimanını yapıp rakip oluyorsun diye. Afrika’da anlaşmalar yapıp yeni alan tanımları yapıyorsun diye. Paşa paşa 60 milyar dolar ödediğin enerji faturasını düşürecek nükleer santral kuruyorsun diye. Limanlar açıp ticaret yollarını kendine çeviriyorsun diye. Açtığın Sağlık Bilimleri Ünivestesi sayesinde İslam ülkelerine doktorlar gönderiyorsun diye. Milyon dolarlık ilaçları kendin imal etmeye başlayıp satın almıyorsun diye. Suriye’nin İran ve Avrupa arasında pay edilmesine müsaade etmiyorsun diye. Mısır’da Muhammed Mursi’nin yanındasın diye… Ne numarası yapıyor bunlar, aman iyi geçinelim onları kızdırmayalım diye. Sanki kaşımıza gözümüze kızmışlar gibi. Bunlardan vaz geç diyor adam sana. Hadi vazgeç…
İşte bu yüzden dengeciliğe karşıyız. İşte bu yüzden tarih boyunca “Dengeli olalım” diyenlerin dilinden akan zehirle defalarca komaya girdik. İşte bu yüzden, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siz kimsiniz” diyor. İşte bu yüzden evde çocuklarımızı batıyla dengeli olan korkaklar olarak değil, kendi dengesini kuran akıllılar olarak yetiştirmeliyiz….