İşlerimizin istediğimiz gibi rast gitmemesinden hiç şikâyet etmeyelim.

Çünkü ne ediyorsak kendi ellerimizle ediyoruz.

O sebeple; insanın kendisine en büyük kötülüğü yine kendisi yapıyor.

Başımıza ne geliyorsa, yaptığımız işin hakkını vermemekten geliyor.

İsteklerimiz bir türlü olması gerektiği gibi ilerlemiyor.

Sonuçtan değil süreçten sorumluyuz, eyvallah.

Eylemlerimizden sorumluyuz; fakat eylemlerimizin sonucu oluşturan biz değiliz, eyvallah.

Unutmayalım ki, sonuçlar süreçlerden bağımsız gerçekleşmez.

Süreçlerin hakkını vermeyenlerin, istenmeyen sonuçlar ortaya çıkmışsa, bundan şikayet etmeye hakları yoktur.

Çünkü kendi elleriyle ettiklerinden, kendi yüzlerinden oldu bu.

Kendileri yaptılar, kendileri buldular yani.

Eksikliğimiz ve yetersizliğimiz işimize de yansıyor.

Geçiştiriyoruz çoğunlukla.

Geçiştirdiğimiz için, keyfi davrandığımız için, biraz yetki sahibi oldu mu, sağımızı solumuzu ehliyet ve liyakatten yoksun insanlarla donatıyoruz.

Çevremizi olması gerekenlerle değil, hoşumuza giden sözler söyleyenlerle çeviriyoruz.

Öyle ki iyi niyetle yapılmış ufak bir eleştiriyi dahi kaldıramıyoruz.

Bize farklı açılardan bakmayı salık verecek insanları kendimizden uzaklaştırıyoruz.

Oysa yaşadığımız sıkıntıların temelinde işi ehline teslim etmemek yatıyor.

Bir işin ehli olmayanlar yanı başında kendisi gibi liyakatsiz kimseleri topluyor genelde.

Yani kendi elimizle ediyoruz, kendimiz yapıyoruz ne yapıyorsak.

Geçiştirdiğimiz her şey, o an geçip gitse de, o an halledilmiş gözükse de zamanla bir çığ olup üzerimize üzerimize düşüyor.

Problemleri temelinden, kökten çözmek yerine, çöz-müş gibi (mış gibi) yapıyoruz.

Erteliyoruz.

Geciktiriyoruz.

Ertelediğimiz ve geciktirdiğimiz her sorun ilerde daha da büyüyerek karşımıza çıkıyor.

Neden bunu yapıyoruz?

Çünkü ya problemi çözmek için yetersiziz ya da çözmek işimize gelmiyor.

Geçiştirdiğimiz her şeyin faturasını ilerde çok daha büyük ödüyoruz.

Anı yaşayan, anı kurtaranlar, geleceğe dair bir perspektif ortaya koyamadıkları gibi, tedbir de üret(e)mezler.

Ana teslim olanlara değil, geleceğe dair perspektif sunanlara yol vermek lazım.

Ne iş olursa olsun, o işin ehlini desteklemek, işi ehline vermek lazım.

Aksi takdirde şikâyet etmeye hakkımız yok.

Sorunun kaynağı belli yani.

Sorunu çözmesi gerekenler sorunun ta kendisi olmuş çıkmışlar.

Ayaklar baş, başlar ayak olmuşsa; olması gereken kişiler olması gerektiği yerde bulunmuyorsa ya da olmaması gereken kişiler olmaması gerektiği yerde bulunuyorsa, ne yapılırsa yapılsın işimiz rast gitmeyecek.

Baş başta, ayak da yerinde durmadığı müddetçe; ne edilirse edilsin, hiçbir şey düzelmeyecek.