Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah Bin Zayed, geçen gün ülkesini ziyaret eden Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile düzenlediği basın toplantısında Türkiye hakkında çirkin sözler sarf etti. Türkiye ve İran’ın Suriye devletinin egemenliğini azaltmaya çalıştığını ve bu iki ülkenin Suriye’den elini çekmesi gerektiğini söyleyen Abdullah Bin Zayed, “Eğer Türkiye ve İran, aralarındaki tarihi sömürgeci rekabeti devam ettirirse bugün Suriye’de gördüklerimizi yarın başka ülkelerde de görmeye devam edeceğiz” dedi.

BAE’li bakanın haddini aşan bu sözlerine Ankara’nın cevabı gecikmedi.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Hüseyin Müftüoğlu, “terörizmle mücadele kisvesi altında sahada oldubittiler meydana getirerek ülkemizin ulusal güvenliğine kasteden mihraklara müsamaha gösterilmesinin söz konusu olamayacağını” belirttikten sonra ekledi:

“Türkiye, Suriye’deki yıkımın sorumluluğunun gerçek adreslerinde aranmasının ve bu çabanın gerektirdiği ahlaki duruş ve tutarlılıktan taviz verilmemesinin lazım geldiğine inanmaktadır.”

BAE Dışişleri Bakanı Türkiye’yi neden hedef aldı?

Öncelikle şunun altını çizelim:

Abdullah Bin Zayed’in açıklamalarının asıl mesajı Türkiye’ye.

İran’ın da araya sıkıştırılmasının amacı, gerçek niyeti gizlemek ve eleştirirken sanki ilkesel bir perspektiften bakıyormuş izlenimi vermek.

Değilse Körfez ülkelerinin bugün İran’la ticari ilişkilerinin neredeyse yüzde 80’inin BAE ve İran arasında olduğunu herkes biliyor.

Arap Baharı’nın başarısız olması için karşı devrimlere her türlü desteği veren BAE’nin en çok korktuğu şey demokrasi.

Dolayısıyla, Müslüman halkların diktatörlerden kurtulma çabasına ve özgürlük mücadelesine destek veren, en önemlisi de başarılarıyla onlara güzel bir örnek sunan Türkiye’ye genel bir düşmanlığı var.

Yani Abu Dhabi’nin rahatsızlığı sadece Suriye’de yaşananlara indirgenemez.

Türkiye’nin dış politikası ve attığı adımlar BAE’nin kirli oyunlarını bozuyor.

Ankara’nın Körfez’deki son krizde Katar’ın yanında durarak hızlı bir şekilde gıda sevkiyatı başlatması ve Katar’daki Türk üssüne asker gönderme işini hızlandırması bunun en bariz örneklerinden biri.

Bir diğer örnek de Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın geçenlerde gerçekleştirdiği Türiye ziyareti.

Ziyaret öncesi BAE medyası Türkiye’nin Mısır, Dahlan ve Hamas arasındaki anlaşmayı bozmaya çalıştığını öne sürdü.

Dahlan üzerinden Gazze Şeridi’ni ve Filistin’deki yönetimi yeniden dizayn etmek isteyen Mısır-BAE ikilisi, Ankara’nın Mahmud Abbas ile Hamas’ın arasını bulmasını ve Ramallah ile Gazze arasındaki gerginliği düşürücü adımlar atmasını istemiyor.

Çünkü planlarını uygulayabilmeleri için Abbas ve Hamas’ın kanlı bıçaklı olmaları, Hamas’ın da çaresizlik içinde Mısır’a ve Dahlan’a yaklaşması gerekiyor.

BAE Dışişleri Bakanı’nın açıklamalarını okurken tüm bunları göz önünde bulundurmakta fayda var.

***

Bir yandan Kurban Bayramı’nın sevincini yaşarken diğer yandan dünyanın çeşitli bölgelerinde Müslümanların maruz kaldıkları zulmün acısını yüreğimizde hissediyoruz.

Bir sonraki bayramda söz konusu acıların en azından bir kısmının dinmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyoruz.

Bayramınız kutlu olsun ve Rabbim sizleri sevdiklerinizle birlikte nice mutlu ve huzurlu bayramlara kavuştursun.