7 Ekim Çarşamba günü Azerbaycan’da cumhurbaşkanı seçimi gerçekleşti. Biz de Türkiye’den geniş bir gazeteci heyetiyle ile birlikte seçimleri gözlemlemek için Azerbaycan’daydık.
Karabağ’ın kurtarılması sonrasında yapılan seçimlerin galibi tabii ki bu zaferin mimarı İlham Aliyev oldu.
Seçimlerin birçok noktadan sembolik önemi vardı. Öncelikle işgal altından kurtarılan topraklarda ilk defa oy kullanılmış oldu. Aynı zamanda İlham Aliyev’in, oyunu Karabağ’ın merkezi Hankendi’de kullanmış olmasının da sembolik bir önemi vardı.
Azerbaycan bugün âdeta çok uzun süren bir kâbustan uyanmış bir ülke gibi. Bağımsızlığını kazandıktan sonra toprakları işgal edilen Azerbaycan, tarihinde ilk defa rahat bir nefes almış durumda.
Karabağ’ın işgali hem Azerbaycan hem de tüm Türk dünyası için kanayan bir yara ve bir travmaydı. Fakat bugün Azerbaycan’ın bu travmayı hızlıca atlattığını söyleyebiliriz. Bunu söylerken tabii ki de Azerbaycan’ın, tarihini ve geçmişini unutmadığını ama geçmişe de takılıp kalmadığını söyleyebiliriz.
Karabağ’ın fiziki rehabilitasyonun kolay olmayacağı açık. Zira neredeyse ayakta kalmış hiçbir kent yok; altyapısı tarumar edilmiş durumda. Bunun da ötesinde bölgede ciddi bir mayınlı arazi sorunu var.
Bütün bu sorunlara rağmen bölgeye yaptığımız gezi sırasındaki gözlemlerimize dayanarak Azerbaycan devletinin var gücüyle çalıştığını söyleyebiliriz. Bölgede bir taraftan yeni kentler ve yollar inşa edilirken bir taraftan da mayınlı araziler temizleniyor.
Bunun da ötesinde Zengezur Koridoru’nun hayata geçirilmesi için demir yolu ve otoyol dâhil altyapı yatırımlarının son sürat devam ettiğini gözlemledik.
Azerbaycan ve Ermenistan arasında tam kapsamlı bir barış anlaşmasının yapılması, akabinde Ermenistan’la Türkiye arasındaki ilişkilerin normalleşmesi ve sonrasında Zengezur Koridoru’nun da hayata geçirilmesiyle birlikte Güney Kafkasya’da ciddi bir düzen ve refah bölgesi oluşacaktır.
Böylesi bir durumdan hem Azerbaycan hem Ermenistan hem de Türkiye kazançlı çıkacaktır.
Umarız Ermenistan, Ermeni lobisi ve içindeki emperyal devletlerin uzantılarını aşabilir ve önüne çıkan bu tarihî fırsatı kullanır.
Böyle bir senaryoda sadece Azerbaycan’ın Nahcivan ile kara bağlantısı kurulmuş olmayacak aynı zamanda geniş Türk dünyasından koparılmış olan Türkiye’nin de Orta Asya ile fiziki bağları tekrardan kurulmuş olacak.
Türk dünyası, sahip olduğu geniş kaynaklar nedeniyle 21. yüzyılda dünya sahnesinde çok daha büyük roller almaya hazırlanıyor.
Bu noktada Türki devletler arasındaki iş birliğinin derinleştirilmesi ve genişletilmesinde Azerbaycan ve Türkiye öncü rol oynayacak olan iki ülkedir.
Zira “Tek millet, iki devlet” sloganıyla yıllardır dayanışmasını derinleştiren bu iki devletin iş birliği konusundaki tecrübesi tüm Türk dünyasına da örnek olacak düzeydedir.