Elinde 1 milyar dolarlık çantayla gelip memleketi rehin alan Kemal Derviş’i hatırlayanınız var mı? Ben hatırlıyorum. %150 faizle devleti soyan “Yerleşik Düzen” semirmişti. Manşetlerden gelecek emri bekleyen çalışır vaziyetteki tankların motor sesleri ile geriliyorduk. Eli pijamasının cebinde başbakana trip atan Aydın Doğan’ın gazetelerinde her gün üst düzey bir generalden açıklama yayınlanırdı. Kulağı çekilmedik siyasetçi kalmamıştı. Paşam buğday rekoltesinin doğrusunu en iyi siz bilirsiniz denilirdi.

Montaj atölyesi kuranlara sanayici, batıya ucuz işçiyle kölelik sistemi gibi fasonculuk yapanlara ihracatçı denilirdi. Devletin parasını kendi kasasında bloke edip, devletin parasını devlete %150 faizle borç verenlere finans patronları denilirdi. Hükümet kuran köşe yazarları, dışişleri bakanlarına talimat veren dış politika yazarları vardı. Bu çark yıkıldı…

Ben bilsem ki; Aydın Doğan’a bağlı köşe yazarı taarruz kuvvetlerinin derdi eski sistemi geri getirmek değil de memleketin ali menfaati hemen yanlarına geçerim. Kaybedecek ve dahi kazanacak bir şeyi olmayan biri olarak geçerim yanlarına mesele memleket kardeşim, yöntemlerimiz farklı ama dertlerimiz aynı derim. Ama değil.

Meselenin memleket olmadığı çok belli çünkü gerilmeye mevzubahis olan başlıkların hepsi parayla ilgili. Amiral gemisi yahut gölgesindeki hücum botlarının hangisi bir haber yüzünden tartışmaya giriyor devletle? Mesele gazetecilik faaliyetleri ile ilgili değil ki. Ortada kızılan, karşı çıkalan şey bir haber mi, yazı mı? Yoksa gözümüzden kaçan memleket hayrına bir analiz mi? Bir teklif mi getirdiler de hayır denildi? Yazı, haber, analiz, teklif, iddia, ideal, hadi Ziya Gökalp gibi sorayım bir mefkure mi var ortada? Zerresi yok. Otel var, para var, arazi var, kredi var, Trump ile ortaklık var, Almanya ile ortaklık var, onlara yaranma derdi yani asıl patronun gözüne girme telaşı var.

Sonunda bunların hepsini üzerine “benim memleketim Kelkit en çok ben milliyetçiyim” lafı geliyor? Ne alaka? Yerin dibine batsın zaten milliyetçiğiniz ya, hadi tevil edelim memleket sevgisi diyelim ama o da yok ki dertlendikleri mevzuların arasında. Zaten para meselesi olduğunu örtmek için değil mi bu Kelkitli aksiyonları. Bir iddia, teklif, analiz, hadi bilemedin bir haberle gelin bari er meydanına da bizde diyelim ki bu basın hürriyeti ile ilgili.

———————————————————-

Terörist olduğunuzun farkında mısınız? İyi niyetli ama!

IŞİD ne kadar vahşi, PKK da ne kadar merhametsiz diye anlatırken abartanlar, yalan söyleyenler, karikatürize edenler, çarpıtanlar ve alakasız bağlantılar kuranlar bütün teröristler için baş tacı.

Çok sert, çok çarpıcı, çok fena, çok cesur PKK analizleri yaptığı için faydalı olduğu zannedilen adamların söylediği yalanlar, gençleri örgütlemek için argüman olarak kullanılıyor.

IŞİD’i, PKK’yı karikatürize etmenin kimseye bir faydası olmadığı gibi aksine doğrudan teröristlere destek olmak demek. Gafil tamda budur işte. Teröristler hakkında yalan söylemek, abartmak bir gaflet halidir.

Meraktan yahut herhangi bir dürtüden dolayı örgütün kıyısına yanaşan her gence haklarında söylenenler yalanlar gösterilip, “gel gerçeği gör” deniliyor. Sonunda söylenen doğrularda yalana dönüşüyor ve teröristin kurgusu gerçeğe dönüşüyor.

Atarlı tutarlı ağabeylerin seyirlik analiz şovları IŞİD’çilerin de PKK’lılarında dört gözle beklediği ters köşe propaganda malzemesi. Bu vesileyle uyaralım. Bilmedikleri konuda konuşmasınlar. Sonunda ölüm yok “bilmiyorum” desinler başka soruya geçsinler, susunca değil de yalan yanlış konuşunca birilerini öldürecek gençleri örgütlere itiyor olabilirler. İşte bizde bunlara, farkında olmadan terörist olan iyi niyetliler diyoruz.

———————————————————-

İçten yanmalı savaşın kokusu genzinizi yakıyor olması lazım

Şırnak’ın Beytüşşebap İlçe Kaymakamı Kadir Güntepe, terör örgütü PKK’nın ilçeye yönelik düzenlediği saldırıda ilk defa füze kullandığının tespit edildiğini söyledi.

Metis-M olarak bilinen füze SSCB zamanından kalma bir tanksavar. NATO envanter kaydında AT-13 Saxhorn-2 adıyla geçiyor. Küçük ve hafif olduğu için arazide rahatlıkla kullanılabiliyor.

ABD uçaklarının paraşütle PYD’ye verdiği mühimmatların bu şekilde kullanılması Türkiye’ye karşı yürütülen “içten yanmalı” savaşın habercisi. Peki ne yapacağız? İlk olarak “sırtımızı PYD’ye yasladık” diyenlere bu füzeleri sorarak işe başlayabiliriz. Bizim PYD ile ilgimiz yok derlerse o zaman PYD sorarız. Soruyu kim nasıl sorar orasını bilmiyorum ama sormak lazım!