2015 yılından beri her yıl yayımladığımız Avrupa İslamofobi Raporu’nun (EIR) 2022 yılını kapsayan sekizinci sayısını 21 Mart Uluslararası Irkçılıkla ve Ayrımcılıkla Mücadele Gününde yayımladık. Irkçılık ve insan hakları alanında uzman 26 yerel akademisyen ve uzman tarafından kaleme alınan 23 ülke raporundan müteşekkil rapor Avrupa genelinde İslamofobinin durumunu ve gelişimini ortaya koyuyor.
Avrupa İslamofobi Raporu, 2015 yılını kapsayan raporunun ilk kez yayımlanmasından bu yana siyaset, medya, istihdam, eğitim, hukuk sistemi ve İslamofobi ağı alanlarında İslamofobi hakkında bilgi edinmek için son derece önemli bir kaynak haline geldi.
Raporumuz Avrupa’da Müslüman karşıtı ırkçılığın yükselişine doğrudan ya da dolaylı olarak katkıda bulunan temel dinamikleri detaylı bir şekilde incelemektedir. Bu, ulusal medyada yayılan İslamofobik ifadelerden, Avrupalı Müslüman vatandaşların temel haklarını kısıtlayan ve nihayetinde toplumun tamamını tehdit eden yasa ve politikalara kadar uzanmaktadır.
2022 Avrupa İslamofobi Raporunun temel bulgularını sizinle paylaşmak isterim:
Her şeyden önce Birleşmiş Milletler’in 2022 yılında oybirliğiyle 15 Mart’ı “Uluslararası İslamofobi ile Mücadele Günü” ilan eden kararı, İslamofobi ile mücadele eden sivil toplum ve siyasetçiler tarafından, bir yandan İslamofobi’yi teşvik eden ulus devletlere baskı yapmak ve onları eylemlerinden sorumlu tutmak, diğer yandan da bu devletleri İslamofobi’ye karşı somut adımlar atmaya zorlamak için kullanılma potansiyeline sahiptir.
Yine 2022 yılında Ukrayna’da savaşın başlaması Avrupa çapında İslamofobi de dahil olmak üzere diğer iç meseleleri farklı derecelerde gölgede bırakmış gibi görünürken, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, birçok Avrupalının farklı mülteci gruplara karşı önyargılı bakış açısını ortaya çıkarmıştır. Bu çerçevede Müslüman mültecilere şiddetle karşı çıkılırken beyaz ve Hıristiyan Ukraynalı mülteciler memnuniyetle karşılamıştır.
Kurumsallaşmış İslamofobinin bir tezahürü olarak Avusturya Entegrasyon Bakanı Susanne Raab (ÖVP) sözde “siyasal İslam’a” karşı verdiği mücadeleyi diğer Avrupa ülkelerine ihraç etmek amacıyla “Viyana Ayrımcılık ve Aşırıcılıkla Mücadele Forumu’nun” ikincisini düzenlemiştir. Foruma toplam on bir ülke katılmıştır.
Kurumsallaşmış İslamofobinin en güçlü temsilcilerinden olan Fransa da Müslüman nüfusu üzerindeki baskılarını sürdürmüştür. Emmanuel Macron’un Müslümanları hedef alan “sistematik engelleme” politikası Ocak ve Ağustos 2022 arasında 1.727 Müslüman kurumun kontrol altına alınmasına, 118 kurumun kapatılmasına ve 10 milyon Avro’ya el konulmasına yol açmıştır. Eğitim alanında, Müslüman kadınların bedenlerini kontrol etmek ve denetlemek için sözde Laïcité Planı uygulamaya konmuştur. Bir ulusal eğitim yönergesi, öğretmenleri ve idari personeli ceza tehdidi altında “çok uzun” etekleri tespit etmeye, kız öğrencileri rapor etmeye ve disiplin şikayetinde bulunmaya zorlamaktadır.
Benzer şekilde, Belçika’da adalet bakanı Brüksel Ulu Camii’nin önde gelen imamını istifa etmesi yönünde tehdit etmiş, aksi takdirde caminin devlet fonunu kaybetme riskini göze alması gerektiğini söyleyerek mezkûr imama ve camiye baskı yapmıştır.
Danimarka’da ilkokullarda başörtüsü yasağı gündeme gelmiştir. Danimarka hükümeti önümüzdeki iki yıl boyunca öğretmenlerin sözde olumsuz sosyal kontrolle ilgili çatışmaları tanıması ve önlemesi için fon ayırmıştır.
İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, hükümetin PREVENT adlı terörle mücadele stratejisini savunurken İslamofobi ile mücadeleyi büyük ölçüde görmezden gelmiş ve sözde “İslamcı aşırıcılık” tehdidine yeniden odaklanma sözü vermiştir. Yeni hükümetin göreve başlamasından sadece birkaç gün sonra Tüm-Partiler Parlamento Grubu’nun (All-Party Parliamentary Group - APPG) sunduğu İslamofobi tanımı resmen reddedilmiştir.
Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu’nun (ECRI) eleştirileri bu üye devletlerin çoğunda yankı bulmuşa benzememektedir. Aynı zamanda diğer Avrupa kurumları da, Avrupa Komisyonu’nun “2022 Kosova Raporunda” olduğu gibi, Balkanlardaki Müslümanları bir güvenlik tehdidi olarak resmederek radikalleşme ve şiddeti İslam ile ilişkilendiren tek taraflı analizler üretmektedir.
Avrupa İslamofobi Raporu’muzun sekizinci sayısında islamofobi ile mücadele etmek adına dört somut politika önerisi öne çıkmaktadır:
- Birleşmiş Milletler’in 15 Mart’ı „Uluslararası İslamofobi ile Mücadele Günü“ olarak ilan eden yeni kararı, politika yapıcılar ve sivil toplum aktörleri tarafından Müslüman karşıtı ırkçılıkla mücadelede daha fazla değişim için baskı yapmak üzere kullanılmalıdır.
- Avrupa kurumlarının, özellikle de Avrupa Konseyi üye devletlerinin, ECRI’nin Müslüman karşıtı ırkçılık ve ayrımcılığın önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin 5 No’lu Genel Politika Tavsiyesini ciddiye almaları ve uygulamaları konusundaki acil çağrımızı yineliyoruz. Bu tavsiyeler Avrupa Birliği üye devletlerinin çeşitli ulusal eylem planlarına da dahil edilmelidir.
- Avrupa ve ulusal kurumların, Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı’nın (FRA) “Terörle Mücadeleye ilişkin (AB) 2017/541 sayılı Direktifin - Temel Haklar ve Özgürlükler Üzerindeki Etkisi” başlıklı raporunda ortaya koyduğu bulguları ciddiye alması ve terörle mücadele mevzuatının Avrupa’daki Müslüman toplumlara verdiği zararı kabul etmesi gerektiğini yineliyoruz.
- Avusturya’nın yeni kurulan “Entegrasyon Bağlamında Ayrımcılık ve Aşırıcılıkla Mücadele Viyana Forumu” aracılığıyla Müslüman sivil toplumuna karşı yürüttüğü cadı avı girişimine AB üye devletleri tarafından karşı konulmalıdır.
Raporu ücretsiz olarak indirmek için: www.islamophobiareport.com