Arap dünyasının ünlü televizyon kanalı el-Cezire, geçenlerde yayınladığı belgeselde Körfez ülkeleri rejimlerinin el-Kaide ve benzeri örgütleri nasıl kullandıklarına ışık tuttu.

Programda konuşan el-Kaide üyesi, Suudi Arabistan’da gözaltına alındığını ve Bahreyn rejiminin girişimleri üzerine serbest bırakıldığını, ülkeye dönüşünde bizzat Bahreyn Kralı Hamed bin İsa el-Halife tarafından kabul edildiğini, Bahreyn Kralı’nın kendisine “Haksızlığa uğradın fakat üzülme, zararın telafi edilecek” dediğini söyledi.

Bir hücre oluşturarak Bahreynli muhaliflere suikast düzenlemekle görevlendirildiğini anlattı.

Belgeselde birkaç nokta dikkat çekiyor.

Birincisi, Bahreyn rejiminin varlığını korumak için Şiiler ve Sünniler arasında gerginlik çıkararak kendisini her iki tarafa da “koruyucu” olarak takdim etmesi.

İkincisi, kirli planlarını hayata geçirmek için el-Kaide ve benzeri örgütlerden yararlanması.

Üçüncüsü, kullanılan örgüt üyelerinin daha sonra “terörle mücadele” adı altında tasfiye edilmesi.

Bu durumun farkında olan örgüt üyeleri, ileride asılsız suçlamalarla karşılaşmamak için rejimle yaptıkları işbirliğini ve yönetim tarafından görevlendirildiklerini kayıt altına almak istediklerini ifade ediyorlar.

Kral Hamed bin İsa el-Halife’nin muhalif Şiileri öldürmekle görevlendirdiği el-Kaide üyesinin oluşturduğu hücredeki diğer kişilerin bu ilişkiden haberleri olup olmadığını bilmiyoruz.

Muhtemelen de yoktur.

Onlar Bahreyn rejiminin kirli planlarına hizmet ettiklerinin farkında bile olmadan, “mücahit kardeşlerinin liderliğinde Allah yolunda cihat ettiklerini” düşünüyorlardır.

Bahreyn rejiminin kullandığı el-Kaide üyesi gibi sağda-solda çeşitli istihbarat örgütlerine hizmet eden daha birçok “mücahit” bulunduğuna emin olabilirsiniz.

Kral Hamed bin İsa el-Halife ile el-Kaide üyeleri arasındaki işbirliğini deşifre eden belgeselin yayınından sonra Bahreyn rejimi iddialara cevap vermek yerine Katar’ı tehdit etti.

Fakat herkes biliyor ki, minicik bir ada ülkesi olan Bahreyn’in tüm ilişkilerini kestiği Katar’a yapabileceği bir şey yok.

El-Cezire’nin belgeseli de dünyayı ayağa kaldırmayacak.

Çünkü Bahreyn, ABD Başkanı Donald Trump’ın Filistin davasını tasfiye için damadı ve başdanışmanı Jared Kushner başkanlığındaki ekibe hazırlattığı Yüzyılın Anlaşması planına destek veren ülkelerden.

Daha geçenlerde söz konusu planın ekonomik ayağını teşkil eden çalıştaya ev sahipliği yaptı.

Bahreyn Dışişleri Bakanı Halid bin Ahmed Âl Halife de Times of Israel gazetesine verdiği demeçte, İsrail’in varlığını sürdürmesi gereken bir ülke olduğuna inandıklarını ve İsrail’in bir bölge ülkesi olarak tanınması gerektiğini söyledi.

Dolayısıyla, el-Kaide üyeleriyle işbirliği yaptığı için Bahreyn rejimine Washington’dan veya Avrupa’dan ciddi bir tepki gelmeyecek.

Ayrıca istihbarat ve terör örgütleri arasındaki bu tür kirli ilişkiler ilk kez görülmüyor.

Amerika’nın Suriye’deki müttefiki YPG/PKK’nın DAEŞ’le işbirliği yaptığı sır değil.

Bölgesel ve küresel güçler terör örgütlerini kullanarak ateşle oynarken ne yazık ki olan yine masum sivillere oluyor.