Dünyanın gittiği yer her neresiyse dünyaya yön verdiğini iddia edenler dâhil hiç kimse o yönü bilmiyor.

Küresel ısınma diyorlar, buzullar eriyecek dünya su altında kalacak diyorlar.

Virüs dediler, salgın dediler, iki senede dünyanın şeklini şemalini değiştirdiler.

Pandemi sonrası tüm dünyada ekonomik krizler başladı.

Enerji fiyatlarından tutun da gıda fiyatlarına kadar her kalemde artış gittikçe artan hızda devam etmekte.

İklim değişikliği diyorlardı, baskın bir şekilde geleceklerdi üstümüze üstümüze…

Savaş çıktı, sustular şimdilik, diller tetikte bekliyorlar…

Savaşın da çıkacağı belliydi sanki ama kimse ihtimal vermiyordu. Gözdağı falan deyip geçiyordu herkes.

Çıktı maalesef.

Hem de öyle böyle değil, Avrupa’yı kasıp kavuruyor şuan.

Ve ne zaman biteceğini savaşı çıkaranlar dâhil hiç kimse bilmiyor.

Oldukça zor bir dönemden geçiyoruz.

Rahatı kaçmayan yok.

Herkes her şeyden şikâyetçi…

Pahalılık aldı başını gidiyor.

Sanki dünyanın üzerine bir buz dağı kütlesi yaklaşıyor da hiç kimse önlem alamıyor gibi bir durumla karşı karşıyayız.

İşin en kötü tarafı krizi çıkaranlar da krizi sonlandıramıyor.

Virüs laboratuarda üretildi dediler, üretenler bile önünü alamadı, dediler sonra.

Savaşı çıkaranlar da öyle göründüğü gibi bir tek kişi değil. Rusya’ya savaşı sen çıkardın diyenler de inandırıcı değil.

Savaşı çıkaran karanlık odaklar da savaşı durduramazlar.

Bir mahallede planlı bir yangın çıkaramazsınız. Bir evi yakmak isteseniz de yangın bir şekilde sıçrar diğer evlere. Yangın sıçramasa bile dumanı zarar verir mahalleye…

Dünya diken üstünde…

Yanlışlıkla atılacak bir adım büyük felaketlere yol açabilir.

Ülkemiz bu savaşta tarafsız olmakla doğrusunu yapıyor. Millet olarak biz de diken üstündeyiz.

Herkesin tedirgin olduğu büyük bir karmaşa içerisindeyiz.

Bardağın içerisindeki su öyle bulanık ki, dolu ya da boş tarafı ile kimse ilgilenmiyor.

Dünyanın suratını astılar.

Bu kadar korkunun pompalandığı bir zamanda yüzü gülene de deli derler galiba.

Bu gidişata bir dur diyecek olan yok mu desek, hangi gidişata? diyeceğiz, o denli bir bilinmezlik içerisindeyiz.

Mevla’m görelim neyler, neylerse güzel eyler, demekten başka çaremiz yok.