Siyaseti asabiyet üzerinden okumak kadar tehlikeli bir şey olamaz. Bir ırka, kavime, kabileye veya bölgeye indirgenmiş siyaset felaketten başka bir şey üretemez. Siyaset alt kümelerde bölünmeyi değil üst kümelerde birleşmeyi ve dayanışmayı gerektirir. Asabiyet yanlış kullanıldığında zorbalığı, kayırmacılığı, dayatmacılığı ve bölücülüğü beraberinde getirir. Hangi şekliyle olursa olsun bencilliğe ve kibre dayalı yaklaşımlar huzur ve barış getirmez. Asabiyet dayanışmaya, birliğe, insanların faydasına vesile oluyorsa ne kadar güzel. İnsan önce kendini ve halka halka çevresini tanıyarak çemberi genişletirse doğru bir usul belirlemiş olur. Farklılıkları zenginlik olarak görüp onlarla beraber hayatta var olmak berekete, rahmete ve adalete vesile kılar toplumu.
Kendini, kimliğini, kültürünü ve medeniyetini tanımak sevmek kadar tabii bir şey olamaz. Bütün bunları makul manada diğerlerini ötekileştirmeden yapmak gerekir. Size ait olan özellikler size üstünlük sağlama aracı değildir. Görev gereği sorumluk almak ve o sorumluluğun gereğini yapmak vardır. Etiketler, unvanlar, makamlar, mevkiler daha fazla yükün altına girmektir. Sizde bulunan değerlerin doğru olduğuna inanıyorsanız onları makul sınırlar içinde diğerlerine aktarmanızda da yanlış karşılanacak bir durum yoktur. Kendi erdemlerinizi başkalarına zulüm aracı olarak kullanamazsınız.
Türkiye seçime giderken toplum bütün yönleriyle imtihana giriyor. Eski defterler açılıyor, hassas noktalara dokunuluyor. Oy almak kaygısıyla akla hayale gelmez yöntemlere başvuruluyor. Irkı mülahazalar, bölgecilik, köylülük, şehirlilik, kadınlık, erkeklik gibi bulunulan konuma atıf yapılan yaklaşımların çok sık tekrarlanmasının hiç kimseye bir faydası yok. Aksine ileride telafisi mümkün olmayan yaralar açmaktan başka bir işe yaramıyor.
Asabiyet konusunda en çok dikkat edilmesi gereken konulardan birisi Kürtlük meselesidir. İki parti kendisini Kürtlerin temsilcisi olarak addediyor ve onlar üzerinden siyaset yapıyor. Bu partilerin varlığı ve çıkış noktaları bile başlı başına ciddi sorundur. Bu sadece ülkenin sorunu değil Kürtlerinde sorunudur. Bu tarz siyasetin varacağı yer gözyaşından başka bir şey değildir. Her kavmin bir partisi olacaksa 72 fırkaya bölünmek içten bile değildir. 72 fırkaya bölününce ne yapacaksınız huzuru ve barışı mı bulacaksınız? O zamanda aşiretler savaşına girecek daha sonra mesele aileler arasında husumete kadar gidecektir.
2000’li yıllara kadar hükümetler, bürokrasi Kürtler konusunda affedilmez hatalar yaptı. İnsanları canından bezdiren uygulamalar yaşandı. Ancak çözüm sürecinde altın tepsiyle sunulan hizmetler ve huzur ortamı nankör eşkıya ve onun taraftarları tarafından berbat edildi onlarca cana mal oldu. Bu ülkede yaşayan herkes için 24 Haziran’da bir beyaz sayfa daha açılacaktır. İyi niyetle ve gayretle bu gelen fırsatları değerlendirelim. Bir kez daha kardeşliğin, huzurun gelmesi için çaba sarf edelim.
Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de yaşananlardan ibret alalım. Türk, Kürt, Arap olmanın tek başına bir övünme, böbürlenme ve kibir vesilesi olmadığı anlayalım. Ortak tarihimize, bir olan medeniyetimizin güzel değerlerine sahip çıkalım. Birazcık tefekkür edelim bakın Mevla önümüze ne güzel kapılar açacak.