Sosyal medyada geçen hafta iki gencin katıldıkları bir programda söyledikleri gündem oldu.

Gençlerden biri şöyle diyordu: "19 yaşında siyaset konuşmak benim ağrıma gidiyor. Marmaray ile buraya gelmek yerine kendi arabamla gezip tozmak isterdim."

Gençler arasında iki söylemin yaygınlaştığına şahit oluyoruz.

Bir tarafta populizm, yabancı ve mülteci düşmanlığı üzerinden körüklenen aleni bir ırkçılık, diğer taraftan herhangi bir emek ortaya koymadan konforunu, lüksünü ve hazzını maksimize etmeyi önceleyen bir apolitizim.

Bu içi boş apolitizmi, siyaset karşıtlığını, bedavacılığı, konformizmi gençlere pazarlayanlar gençlere en büyük kötülüğü yapıyorlar.

Bu hayatın, Türkiyenin ve dünyanın gerçeklerinden tamamen kopmuş bir zihin dünyasına işaret ediyor.

Geçtiğimiz dönemlerde Fransa'dan Türkiye'nin meşhur bir özel üniversitesine değişim programıyla gelmiş bir Fransız öğrencinin açıklamaları gündem olmuştu.

Orada Fransız öğrenci gençler arasındaki gösteriş yarışı ve savurganlık karşısında şaşkına döndüğünü söylemişti.

Apolitik olmanın bir erdem gibi tanıtılması bu ülkeye yapılan en büyük kötülüklerden birisi.

Politik olmak, gündelik siyasi tartışmaların tarafı olmak ya da bir siyasi partinin savunucusu olmanın çok ötesinde ülkenin sorunları, siyasi tarihi ve güncel durumu ile ilgili bir fikire bir iddiaya sahip olmaya işaret eder.

Gençler ve vatandaş apolitik oldukça, ülke gündeminden koptukça, boşalan alanı vesayet güçleri doldurur. Demokrasiye en büyük tehditlerden birisi de budur.

Diğer taraftan hak edilmemiş bir konforu talep eden gençlerin, hayatın gerçeklikleri ile karşılaştıklarında büyük zorluklar yaşayacakları aşikar.

Türkiye'nin ekonomik şartları, siyasi tarihi ortadayken her gencin 18 yaşında araba sahibi olamayacağı çok açık. Marmaray ile bir toplantıya katılmak neden kötü olsun? Marmaray istanbul için gurur duyulacak bir alt yapı yatırımı. İnsanca bir ulaşımı mümkün kılıyor. Bu hazcılığı gençliğe empoze edenler gençliğin ve bu ülkenin gerçek düşmanlarıdır.