“Altıyaşındaki oğluma karşılık, bir poşette 18 kilo et parçası… En acısı da bunun oğluma ait olup olmadığını bilmiyorum.”

Bu sözler Gazzeli bir babaya ait.

İnanılır gibi değil.

İşte o poşet, bu!

İsrail, sabah namazı vaktinde bir okula en yakıcı bombalarıyla birlikte saldırdı.

Olay 10 Ağustos'ta, Gazze kentindeki Ed-Derac Mahallesi'nde binlerce sivilin sığındığı Et-Tâbiin Okulu'nda gerçekleşti.

Gazzeli Müslümanlar çolukçocuk okula sığınmış ve yaşamda kalmaya çalışıyorlardı. Namaz vakti geldiğinde uyandılar ve avluda toplandılar. Amaçları cemaatle namaz kılmaktı.

Tam da o esnada İsrail vahşileri, bedenleri eriten yakıcı bombalarla insanların üzerine ateş olup yağdı. Bu saldırı sonrası masum sivil topluluğun bedenleri kemikleriyle birlikte âdeta eriyerek birbirine karıştı.

Küçüğüyle, büyüğüyle 100 insan fırınlarda yakılmaktan daha beter bir sonla katledildi.

Gazzeliler yakınlarının naaşlarını almak istediklerinde et ve erimiş kemik karışımı bir poşet teslim alıyorlar.

Poşetlerin kilosu şehitlerinyaşına göre belirleniyor.

Altı yaş için 18 kilo, yetişkin biri içinse 70 kilo beden parçaları torbalara koyularak ailelere teslim ediliyor. Kimin bedeninin kime ait olduğu bilinmiyor. Kiloyla birtakım parçalar toplanıp veriliyor.

Mesela bu fotoğrafta gördüğünüz altı poşet, altı insan demek.

İsrail’in Et-Tâbiin Okulu’ndaki bu vahşeti tarihe nasıl geçecek?

Eritilen insan bedenlerini, cenazelerin yakınlarına yaşatılan en yakıcı acıları tarih nasıl yazacak?

Tarih şu an yazılmakta.

İsrail belki de en güçlü hissettiği zamandaen büyük darbeyi kendi kendine indiriyor. İsrail’in Nazilerden daha vahşi uygulamalarını herkes not ediyor.

Bölgedeki canlı şahitler olan sivil toplum üyeleri ve gazeteciler yaşanan mezalimi tüm dünya kamuoyuna yansıtıyor.

Notlar alınıyor, kitaplar yazılıyor ve halklarda çok büyük tepki söz konusu.

İsrail aleyhine büyük bir tavır alış söz konusu.

Devletlerin resmî pozisyon alışları İsrail’in önünü açsa da İsrail’e karşı büyüyen öfke bir gün önüne set çekilemeyecek hâle geldiğinde siyonistler,işte o zaman sonlarının geldiğini anlayacaklar.

SOYKIRIMDA ABD SÖZCÜLERİNİN ROLÜ NEDİR?

Gazze’de hukuk çoktan bitti, insanlık yerle yeksan oldu, bedenler ve ruhlar zifirî karanlığın içinde eziyet çekiyor.

Peki, Filistin topraklarında ABD’nin desteği ve silahlarıyla tüm bu vahşet silsilesi yaşanırken Amerika Birleşik Devletleri kendini tüm dünyaya nasıl ifade ediyor?

Gelişmeler, rutin olarak basın toplantılarında ABD’nin hükûmet sözcülerine sorulmakta.

Bu gelişme de soruldu elbette.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Vedant Patel, ‘İsrail'in Gazze'deki Et-Tâbiin Okulu'na düzenlediği saldırıda ABD silahlarını kullanılıp kullanmadığı’ sorusuna, "Bunun hakkında spekülasyon yapmam. İsrail ordusunun üstlenmiş veya üstlenmemiş olabileceği herhangi bir operasyon hakkında konuşmasını kendisine bırakırım." sözleriyle cevap verdi.

Patel, "Ayrıca İsrail'in siviller üzerindeki etkisini ve sivil kayıplarını en aza indirmesinin ahlaki ve stratejik bir zorunluluk olduğunu vurgulamaya devam edeceğiz." diye konuştu.

ABD’de günlük olarak yapılan bu basın toplantıları, ülkenin demokratik olduğu yönündeki imajını güçlendirmeye yönelik.

Tüm adi vakalara yönelik soruları dinliyor, politik ve sofistike cümlelerle aslında çoğu zaman ya hiçbir şey söylemiyor ya da bazı ilkesel konuları ikrar edip yine hukuksuzluğun savunusunu yapıyorlar.

Çıkmaza girdiğinde açıkta bırak, reddet veya “bilgim yok” de!

Hukuksuzluk karşısında ilkeyi dile getir ama kınamamakta ısrar et!

Yaptırımdan uzak; bilakis yüzsüz bir şekilde ve destekleyici ifadelerle pozisyonunu koru!

ABD’nin sözcüleri bu anlamda “profesyonel ahlaksız”. Soykırımın savunusunu yapıyorlar ve katliamın üstünü örtmek için de “profesyonel” söylemlerle olayı basitleştirme gayreti güdüyorlar.

Demem o ki; günlük basın toplantılarındaki açıklamalar tiksinç ve insanlık adına utanç verici.