Önceki gece Kahramanmaraş’ta gerçekleşen ve birçok ilde hissedilen 7,7 büyüklüğündeki yıkıcı depremde ne yazık ki çok sayıda bina yerle bir oldu ve yüzlerce vatandaşımız hayatını kaybetti.
İlk depremden sonra aynı gün içinde 7,6 büyüklüğünde bir deprem daha gerçekleşti.
Depremler sınırın ötesinde de geniş bir alanda hasara yol açtı ve Kuzey Suriye’den yüzlerce kardeşimizin öldüğü haberi geldi.
Allah’a hamdolsun, Türkiye’de tüm kurumlarıyla sahada olan büyük bir devlet var.
Kuzey Suriye’nin rejimden ve terör örgütünden kurtarılan bölgelerinde insanlar ellerindeki kıt imkânlarla enkaz altında kalanlara ulaşmaya çalışıyor.
Ne devlet var ne de kurumlar.
Depremde zarar görenlere yardım gönderirken sınırın diğer tarafındaki kardeşlerimizi de unutmamalıyız.
Pazartesi günü 13,5 milyon vatandaşımızın doğrudan etkilendiği büyük bir felaket, tarifi imkânsız bir acı yaşadık.
Saatler ilerledikçe enkaz altından canlı olarak kurtarılanlar olduğu gibi maalesef ölü sayısı da artmaya başladı.
Başta dost ve kardeş ülkeler olmak üzere dünyanın dört bir yanından geçmiş olsun mesajları ve yardım teklifleri geldi.
Katar ve Kuveyt emirleri yardımlar için hava köprüsü kurulması talimatı verdi.
Türkiye, ilk dakikalardan itibaren halkıyla ve hükümetiyle depremzedelere yardım etmek ve yaraları sarmak için seferber oldu.
Depremde hayatını kaybeden Türkler ve Suriyeliler için Mescid-i Aksa’da gıyabi cenaze namazı kılındı.
1948’de işgal edilen Filistin topraklarında faaliyet gösteren İslami Hareket’in iki numaralı ismi Kemal el-Hatib’in de taziye mesajında dikkat çektiği gibi, evimizi ve lokmamızı paylaştığımız Suriyeli kardeşlerimizle şimdi aynı acıyı paylaşıyoruz.
Deprem Sykes-Picot sınırlarını tanımıyor.
Önceki gün son yüzyılın en büyük deprem felaketine şahit olduk.
Artçı sarsıntılar bir yana, aynı gün içinde biri 7,7 ve diğeri 7,6 büyüklüğünde iki ayrı deprem oldu.
İlk depremde yıkılmayan hasarlı binalar da ikinci depremde yıkıldı.
Uzmanlar o büyüklükte bir depremin onlarca atom bombası atılmış gibi çok büyük bir enerji ortaya çıkardığını ve aynı bölgede arka arkaya bağımsız iki deprem yaşanmasının görülmemiş bir şey olduğunu söylüyor.
Depreme karşı tedbir almak elbette önemli ama böylesine büyük bir felaket karşısında tedbirlerin de çaresiz kaldığı oluyor.
Yıkımların olduğu yerler ne yazık ki çok geniş bir alanda ve depremin ardından enkaz altında kalanları kurtarmak için ilk saatler oldukça önemli.
Soğuk hava ve yağış, olumsuz yol koşulları ekiplerin ve gerekli iş makinelerinin her bir bölgeye ulaşmasını zorlaştırıyor.
Bununla birlikte devlet ve millet yardım ve kurtarma faaliyetlerinin en iyi şekilde yapılabilmesi için âdeta zamanla yarışıyor.
Ömründe deprem görmemiş insanların sıcak odalarında oturup sahada canla başla çalışan arama kurtarma ekiplerini hızlı davranmamakla suçlaması kabul edilemez.
Onca acının arasında siyasi çıkar elde etmeye çalışanların ve fitne peşinde koşanların yaptığının insanlıkla bağdaşmadığını söylemeye gerek yok.
Depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet acılı ailelerine sabır ve yaralılara acil şifalar dilerim.
Felaketin boyutu çok büyük olsa da Türkiye’nin devleti ve milletiyle el ele vererek bu krizi de kısa sürede aşacağına inanıyorum.