FETÖ ne çok hafife alınacak, ne de olduğundan da daha çok değer yüklenecek bir örgüt. Görmezden gelmek diye bir şey artık söz konusu değil. Hafife almak ve gerektiği gibi mücadele etmemek en büyük yanlış olacaktır. Ama ne yapılırsa yapılsın asla yok edilemeyecek, yenilgiye uğratılamayacak, dokuz canlı, bildiğimizden daha güçlü vs. gibi göstermek de çok büyük hata.
Hep birileri FETÖ konusunda bir şeyler bildiğini iddia ediyor ama nedense başkalarının açıklaması gerektiğini söyleyip duruyor. Madem bir şeyler bildiğinizi iddia ediyorsunuz, açıklayın da millet de öğrensin.
Hani çok klişe bir laftır ya “açıklarsam, yer yerinden oynar”.
Açıkla kardeşim zaten son dönemde depremlerle, terörle ve en kötüsü de 15 Temmuz darbe girişimi ile yer yerinden oynamadı mı? Daha neyi bekliyor bu zat-ı şahaneler “o çok kıymetli” bildiklerini açıklamak için. “Ortalık karışacak” gibi laflara da karnımız tok. Zaten yeterince karışmadı mı ortalık.
Buradan bir kez daha tekrar ediyorum. “Bomba iddia”, “Flaş gelişme” renklendirmeleriyle meseleyi açıp “bir şeyler söylüyormuş gibi yapıp yeni hiçbir şey söylemeden zevahiri kurtarmaya da çalışmayın.
Hani herkesin çok iyi bildiği “yalancı çoban” hikâyesine dönmesin mesele. Yarın çok ciddi ve önemli şeyler söylemeye çalıştığınızda sizi dinleyecek tek bir kişi dahi bulamayabilirsiniz.
“Martta ülke alev alev yanacak” demişti Doğu Perinçek. Bildiği, söyleyebileceği bu kadarcık cümleden mi ibaret?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun aylarca 15 Temmuzla ve Adil Öksüzle ilgili konularda “Açıklasınlar, yoksa ben açıklarım” çıkışı ne oldu. Birileri ByLock’çu milletvekillerini açıklayacaktı, ondan da ses seda yok. Şayet elinde bir bilgi varsa partisi ne olursa olsun açıklayın da millet de bilsin bu kriptoları.
En son olarak Hüseyin Gülerce, Beyaz TV’de katıldığı bir programda Kemal Kılıçdaroğlu’nu ve F. Gülen’i Adil Öksüz’le ilgili bildiklerini açıklamaya davet etmişti. Ben de merak ettim. Şayet Hüseyin Gülerce, Kemal Kılıçdarolu’nun “ne bildiğini” biliyorsa açıklasın; her kes rahat etsin.
FETÖ’cüler önce Kasım’da, en geç Aralık’ta içeridekiler dışarı çıkacak diyorlardı. Kasım, aralık, ocak ve şubat geçti mart da bitti bitecek. Bir şey olduğu yok. Gerçi bu onların gizli ve derinden bir çaba içinde olmadıkları anlamına gelmiyor. Yeryüzündeki en hain ve en sinsi yapılanmalardan biri olan bu tipler hiç vazgeçmeyecekler.
Şimdi de her ne hikmetse FETÖ’nün doğum günü olduğu iddia edilen 27 Nisan’ı işaret edip duruyorlar. FETÖ’nün cengâverleri F. Gülen’in doğum gününü kastederek “Ülkemize ve dünyaya 27 Nisan’da bahar gelecek” deyip duruyorlar. Elebaşının 75. Doğum günü için ne gibi sürpriz veya sürprizler(!) planlıyorlar kim bilir?
Hiçbir kişi veya kurumun bunları hafife alma lüksü yok. Yaptıkları yapacaklarının bir nevi teminatı.
FETÖ ile gereği gibi mücadele edilmesinin gerekli olduğunu söylemeyen kalmadı. Ama hala bu mücadelede çok eksikler olduğunu ve yanlış yapıldığını görüyorum. İş işten geçtikten sonra yol gösterdik diye bağırıp çağırsak kaç yazar. Güzellikler sizinle olsun; dost ve sevgi ile kalın…