Biliyor musun?

Gölgesini kovalayanlar değil

Gölgesi arkasından gelenler kazanır

Durma

Işığa doğru düş yola

Vaktin çocuklarıyız biz. Gün bitmeden üzerimize düşeni yerine getirmektir görevimiz. Asıl olan, yarın “Ne yaptın? Neyi yapmadın? Neden yapmadın?” diye sorulduğunda “Elimden geleni yaptım. Işığa koşanlardan oldum hep. Asla geri dönenlerden, karanlık sevdalılarından olmadım. Arkama hiç bakmadım. Yanımda kim var diye düşünmedim. Işıktan kaçanlar çıktı önüme, ilgilenmedim. Koşma, yorulursun, ışık çok uzakta ulaşamazsın diyenlere aldırmadım.” diyebilmek.

Hatırlayın yola düştüğümüz günleri. Hatırlayın öykümüzü yazmaya başladığımız an kurguladığımız son cümleyi. Ben yoktu biz vardık ve yetkiyi hak sahibine teslim edinceye kadar koşacaktık.

Öyle de yaptık ve geldik son düzlüğe…

Sonra

İkindi olur

Başlar başlamakta olan

Olan bitene aldırmadan

Zaman hızlandı. Hızlansın… Vakit daraldı. Daralsın… Gittikçe uzadı gölgeler. Uzasın…

Güne verilen emir başlayıp bitmek, ikindinin görevi adımları hızlandırmayı haber vermek.

Milletin kendi geleceğini kendi tayin edecek olmasıdır bu hengâmenin ortasındaki tek gerçek. Evet, ikindidir ve bilumum vesayet odakları için gün bitecek.

Son düzlükteyiz.

Ne son düzlüğün önemi vardır yarıştan sonra da koşacak atlar için ne finişin.

Biliriz ki yazacağımız yeni öykünün müjdecisidir son nokta.

Ve Evet, iyi biliriz, gölgesi arkasından gelenler kazanır daima…