Şimdi sen bitirdin dünya sürgününü de gittin ya. Saymadım kaç bayram geçti. Yine bir bayram işte. Yine bir arife. Geldim işte sohbete.
Bizim dünya sürgünü pek çetin geçiyor baba…
Aslında, keşke görebilseydi dediğim çok gelişmeler de oluyor, iyi ki şahit olmadı bunlara dediğim de…
Şimdi siz, bir grup güzel insan, buluştunuz orada, izliyorsunuzdur olan biteni mutlaka. Ektiğiniz tohumların yeşerdiğini, su taşıyarak döndürmeye uğraştığınız değirmenin nasıl tıkır tıkır çalıştığını dünya gözüyle de görmenizi arzu ederdim.
Umudun zayıf ama asla kaybolmadığı zamanlarda ayrıldın bizden baba…
Ötelenmek ne, yok sayılmanın, aşağılanmanın en galiz örneklerini yaşadığımız dönemlerdi. “Ezer sizi mütegallibeler” diyordu ABD putuna tapanlar, “Hem iktidara gelseniz bile askerler izin mi verir, vazgeçin sevdanızdan, kelleniz henüz yerindeyken…”
Hayal kurmak elimizdeydi ama istediğimiz rüyayı göremezdik. Bugünler, görmeyi hayal ettiğimiz rüyanın sahnelerinden ibaretti sohbetlerimizde.
Millet devletiyle buluştu, sinerji filan diyorlar şimdilerde, ondan oluştu. Ülke büyüdü, üçe katlandı milli gelir. Az ile çok iş yapılır oldu. Bolluk demeyim de bir bereket geldi sanki. Manevi değerlerimiz yerini buldu. İnancına göre yaşamak serbest oldu.
Geçen Ramazan Bayramı’ndan 10 gün filan sonraydı. Bir gece, bu gidişattan rahatsız olanların kapıkulları saldırdılar üzerimize, el koydukları tanklarımızla, uçaklarımızla. Bir çıplak elimiz vardı ve onu kullandık. Teslim etmedik namusumuzu.
Etmedik de baba, güllük gülistanlık değildi her şey elbette. Sıra gelsin mi, iyi ki görmedi bunları dediklerime?
Hani su taşıyarak döndürmeye çalıştığınız değirmen demiştim ya, işte o değirmen, nasıl söylesem, suyu çok fazla geldiğinden sanırım, kendi kendini öğütmeye başladı. Yıpranmaya başladı taşlarımız baba.
Hani sizler için bir grup güzel insan demiştim ya, öyleydi o zamanlar, küçük bir gruptu ama mesafe almaya niyetli gerçek yolculardı. Hedefe ulaştırmak istedikleri şey, kendilerine tevdi edilen kristal emanetti. Yolun bulunmadığı yerlerde kendi yollarını kendileri açardı. Ya şimdi? Yollar duble, yolcu kalabalık ama maalesef bir kısmı neden yolda olduğunun bile farkında değil baba. Yolu bir ikbal aracı olarak görmeye başladı bir kısmı da.
Farkındaysan ayrıntılara girmiyorum. Anlatacak o kadar çok şey var ki aslında. O yanındaki boş mezar bana nasip olursa, uzun uzun vaktimiz olur konuşmaya nasılsa.
Özledim seni baba…
Yâsin… V’el kur’anil hakîm… İnneke le minel Mürselîn…